Bilakis Dergisi haziran sayısı Haziran 2014 | Page 17

Belki de bugün Dr. Riha Hanım’a tekrar Neden İronis’i bu kadar merak ediyorsunuz, bunları diye anlatacaktım. Dört yıl önce bir sordum. Bunu söylemenin güç tanıdığım olduğunu; ancak bilmem gerektiğini söyledi. İronis’i bugün yine doktoruma anlatacaktım. Onlarca işe yaramaz cümle kurduktan sonra O İronis’in deprem enkazında enkazdan kaldığımda sonra başlayan psikolojik bir şizofreni tedavi olmuştu. Aslında bir keresinde dayanamayıp edilmezse beni de etkileyebileceğini söyledi. İronisle neden bu kadar ilgilendiğini sordum. İronis’i Benim yaşadığımın aşılabilecek bir travma gerektiğini, olduğunu; ancak İronis’in daha ağır bir başlaması gerektiğini de ekledi. Sustum. psikolojik Yüzümdeki buz çiçeklerini ben de doktorum olabileceğini söyledi. bu gerektiğini, olduğunu, tedavim bir anda değişmiş, konumuz İronis travmada edilmesi hastası tedavi iki eğer için sonra gün bu etmem tedavinin Bugün tekrar aynı şeylerden bahsederse da İronis’in tedavi olmasını isteyeceğim. Bunu istiyordum. Çok fazla uyumak. Her şeyi istemek unutturacak bir uyku. O enkaz gününde hakkım olmalı. Çünkü İronis yolu geldiğimizin varmamış, bir Hanım’ın anda odasına uyumak farkına bile çıkan tek gerçeğim şimdi bir hastaydı. Benim Dr. Riha anlattığım bulmuştum. karşısında doktorun Sadece kurtulmama yardım eden, bir anda ortaya kaybetmekten korktuğum tek gerçek. Bunca hissediyorduk. ikna tedavi Ben doktorum ona şizofreni teşhisi koymuştu. Ve her benim kendimi girerken annem kadarıyla istediğim tek şey uykuydu. Zihnimdeki konuşmaya ekledim. Uyudum. Saatleri üst üste koyarak, olan diyalogları duyulabiliyordu. diyordu; doktorun Artık fakat geliyordu Annemin sekterle odasından öğrenmesi gerekli, güneşe ve donukluğa tanıyan seansta olduğu gibi doktorun sekreteriyle başlamıştı. bu arkadaşımı gündüze neden az bırakılmış Aragon telefonun zırıltısıyla sesi daha meydan da okuyarak uyudum. İki gece önce okunması yarım bahsettiklerini sekreterin yatağımı kitabımın üstündeki açtım gözlerimi. Hanım Kirpiklerimi birbirinden ayırmak öyle zordu koltuğundan fırladı ve kapı arasından yaptığı ki… Sanki uçlarına buz taneleri yapışmış ufak bir işaretle sekterinin ve annemin gibiydi. sohbetini sona erdirdi. Daha sonra bana Telefondaki İronis’ti. Her gece olduğu gibi bu dönüp her seansta olduğu gibi dakikalarca gece de görüşmemiz gerekiyordu. İronis’in günlerimin nasıl geçtiğini sordu. Ve ben yine titreyen sesi bana bunu hatırlatırken birkaç aynı cevapları verdim. Cehennem ne kadar saat sonra aynı yerde buluşabileceğimizi güzel olabilirdi ki? söyledim. Evet. Birkaç saat sonraydı. Çünkü Bu sorumun üzerine tekrar İronis’i sordu. adından Artık bilmediğim anlayamıyordum. zamanı Elindeki Bir anda gelmişti kalemi Riha diye oynatarak düşündüm. yüzüme cümlelerini salan doktoruma döndüm ve: Buzlarımı başka sorgulatmak kopararak neredeyse şizofreniyi zorundaydım. uyandım. hiçbir şey bilgisayarıma Aslında bu konuda okuduğum birkaç kitap vardı; fakat o kitaplar yarıda bırakmak zorunda kaldığım üniversite yıllarımda kalmıştı. Şimdiyse aklıma gelen sadece Sylvia Nasar’ın Akıl Oyunları kitabından birkaç cümleydi.