YERLİ ÜRETİCİYİ DESTEKLEYİN
Eski sebze meyvelerin tadı yok artık neye güveneceğimizi şaşırdık diyenlerden olabilirsiniz. Aslında ben de sizin gibi düşünüyordum. Ta ki çocukluğumda yediğim o pespembe ve mis gibi kokan domatesin tadını yeniden alana kadar. Araba ile çıktığım bir seyahat sırasında karşıma çıkan köylerde üretilen, sebze meyvesini arabada satan yurdumun insanından aldığım hiçbir şey beni hayal kırıklığına uğratmadı. Belki de ben şanslıydım tabii orasını bilemiyorum ama şunu söyleyebilirim ki eski sebzeler de var meyvelerde. Sadece nasıl ulaşılabilir kılacağımızı bilmemiz lazım. Bu konuda size birkaç önerim var. Türkiye’ nin neresinden arkadaşa ya da bir tanıdığa sahip olursanız olun yörelerine özgü ne varsa istemekten çekinmeyin. En azından yerel üreticiye ulaşmanızda kilit nokta olmalarını sağlayın. Kasa kasa almanız gereken sebzeyi meyveyi paylaşımlı satın alın. Sizin yolunuzda ilerlemek isteyenleri bulmak zor değil, yeterki isteyin.
GÜVENDİĞİNİZ MARKALARI TERCİH EDİN
Hepimizin içinde inekleri, tavukları olan envai çeşit sebze meyvenin yetiştiği bir çiftliği yok maalesef. Her gün azımsanmayacak miktarda üretilen gıda işlenmekte, raflarda yerini almak üzere yola çıkmakta. İşte bu noktada Gıda Endüstrisi sadece hayatımızın değil sofralarımızın da bir parçası haline gelmiş durumda. Bildiğiniz ve güvendiğiniz markaları tercih etmek bu durumda önceliğiniz olmalı. Gıda endüstrisinde yer edinen farklı şirketlerin politikaları arasında yer alan sürdürülebilirlik, işleyeceği ürünlerin kaliteli ve doğaya etkisinin minimum olmasını amaçlıyor ve bu konuda birçok proje geliştiriyor. Şirketler paketleyeceği ürünün nasıl üretildiğini bilmek istiyor, üreticiyi bilinçlendirecek programlar yürütüyor. Aldığınız ürünlerin markalarının perde arkasında neler olduğunu bilmek ¨Bir birey olarak ne yapmalı? ¨ sorusuna tam da bir cevap niteliğinde.
PARÇALARI BİRLEŞTİRİP BUNU ¨SÜRDÜRÜLEBİLİR¨ HALE GETİRİN
Tabağınıza aldıklarınızla biyoçeşitliliği, ekosistemi ve doğal kaynakları koruyabilecek kadar büyük bir güce sahipsiniz! Her geçen gün hızla artan popülasyonun beslenmesine siz de bir katkıda bulunabilirsiniz. Yalnız şöyle bir durum var: Sadece parçaları birleştirmek ve bunu yalnızca kısa bir süre uygulamanın sizi doğru yola götüreceğini sanıyorsanız orda bir durun derim. Sağlıklı beslenmeyi ancak sizi mutlu eden, ne eksik ne de fazla olan, tabağınızı çeşitlenerek her besin grubundan yararlandığınız ve sizi aç bırakmayan bir forma getirirseniz kısaca sürdürülebilir kılarsanız başarabilirsiniz. İşte dilimize pelesenk olmuş bu sürdürülebilirlik kavramı ile sadece kendi sağlığınızı korumakla kalmayıp içinde yaşadığınız dünyaya da bir iz bırakabilirsiniz. Düşünsenize hem daha sağlıklı olacaksınız hem de arz talep dengesindeki o bir nokta olarak küresel ısınma, açlık, obezite gibi global problemlerle savaşan bir kahraman. Bence siz bu dediklerimi bir düşünün ve o noktaların birleştiğinde kocaman olabileceğini unutmayın. Yediklerinizle sadece kendinize ve bedeninize odaklanmadığınız yarınlara...