güncel
yazan: pırıl sezgin
[email protected]
Yaşadığımız coğrafyada uzun süredir
var olan semt pazarları ve pazarcılık
anlayışı insanımıza kendini ‘çok güvenli
alışveriş’ yaptığına inandırmakta; çünkü
pazardan alışveriş demek ürünü görmek,
duymak, pazarlık yapmak ve sofralara
kendinden emin taşımak demek. Paketli
ürünler maalesef bu konuda eksikler;
çünkü tüketiciyle yeterli duygusal bağı
kuramıyor.
Görsel ve yazılı basının sıkça nabzını
tuttuğu semt pazarlarında şu aralar
8 TL olarak rekor fiyata koşan biberden
bahsedilmekte; fakat gözlerden kaçan
gıda güvenliği krizine çok az dikkat çe-
kilmektedir. Örneğin Hürriyet gazetesi-
ndeki ‘4 Ocak 2016’ tarihli haberde
açıkça ifade edildiği üzere: “Gıda Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığı’nın yayınladığı
peynir tebliği ile 1 Ocak 2016’dan itibaren
açıkta peynir satışı yasaklandı. Ancak
ne pazar yerlerinde ne de marketlerde
yasağa uyan yok. Müşteri istediği gibi
peynirin tadına bakabiliyor. Vakumlu
olan ürünler bile gerektiğinde tadına
bakılması için önce kesiliyor sonra üzeri
jelatinle kapatılıyor.”
Temin edilen gıdanın kalitesi etiketinde
saklıdır. Etiketlemenin genel olarak temel
amaçları sağlık, güvenlik ve ekonomik
kaygılara ilişkin yeterli ve doğru bilgi
sağlamak, biz tüketicileri ve üreticileri
sahte ve yanıltıcı ambalajlardan koru-
mak, adil rekabeti ve ürün pazarlana-
bilirliğini desteklemektir. Araştırmalar,
tüketicilerin çoğunun satın alma kararla-
rında ambalajlı gıda ürünlerinin üzerinde
yer alan etiket bilgilerini önemsediğini
göstermektedir. Burada biraz durup ken-
dinizin de bu kategori içerisinde yer alıp
almadığınızı sorgulamanız gerekebilir.
Ülkemizde tarım ve hayvancılık sektör-
lerinde yeni yasal düzenlemeler yürür-
lüğe girmekte, esas olan gıda güvenliği
kontrolleri sağlanmaya çalışılmaktadır.
Son yıllarda organik gıdaya duyulan
istek, bizlerin tercihleri miydi yoksa sağlık
problemlerinin yarattığı zorunlu bir istek
miydi? Orası tartışılır. Fakat iyi bir çözüm
olan organik ürün, bir şekilde hayatımıza
girdi. Başka çalışmalar yapılıyor elbette;
ama ilacı ve hormonu kontrol altında
tutmak her şeyden önce geliyor.
Organik ürün sertifikalanmış olarak tarla-
dan sofranıza kadar, her aşamasında
kontrol altında tutulan üründür. Bu ürün,
ekilen tohumundan, hasat edilen mey-
vesine ve işlenen fabrikadan, satılan
rafına kadar tek tek sertifikalanarak sof-
ranıza gelir. Sadece organiktir. Üzerinde
organik logosu mutlaka vardır. Fiyatı
genellikle normal ürünlerden yarı yarıya
pahalıdır.
Peki, organik ürünler neden pahalıdır?
Çünkü doğal tohumlar verimi düşük to-
humlardır, her yıl sertifikalandırma firma-
larına hizmet bedeli öderler. Çünkü bu
ürünlerde kimyasal ilaç kullanılamaz,
organik gübre ve organik ilaçlar kullanılır
ve bunların maliyeti kimyasallardan daha
pahalıdır. Ve ürünler doğal yetiştirildikleri
için fire verme oranları yüksek olur. Bu
nedenlerle görülen maliyetler organik
ürünün fiyatını yükseltir.
Marketlerdeki ürünlere sanki içinde bu-
lunduğumuz toprakta yetişmemiş ve iş-
lenmemiş muamelesi yapmak biraz uç
bir nokta olduğu gibi semt pazarlarında
satılan ürünlerin en doğal, en organik,
en sağlıklı ürünler olduğuna inanmak
da başka bir uç nokta. Yazının sonunda
bu iki uç nokta arasında köprü kurup
yürüyebileceğinize inanıyorum.