YAZARLAR
ARAS DİNÇER
[email protected]
Maslak’ta
Klasik Bir Tur
İ
şim gereği sık sık Maslak Atatürk
Oto Sanayi Sitesi’ne yolum
düşüyor. İş için gidildiğinde bazen
insanı delirtebiliyor sanayi, ama
bazen rutin yapılacaklar listesinin
dışına çıkıp, ‘dolanıyorum’ sanayi
sokaklarında.
Normal insanlar elbette bu sanayi
sokaklarında dolanma işine; ‘Deli
misin, git boğazda dolaş, sanayide
dolaşıp ne yapıyorsun’ diyebilirler,
ama bizler gibi - veya bu satırları
okuyan sizler gibi - benzin kafalılar
için işin iç yüzü farklı tabi. Bu
dolaşmalar romantik bir nostalji
turuna dönüşüyor. Hangi sokakta,
hangi dükkanda ne göreceğiniz hiç
belli olmaz sanayide. Birden
karşınıza bir 599 GTO, bir 911 Turbo
S, bir Continental GT gibi ‘Ne işi var
bunun sanayide?’ diye
şaşırabileceğiniz canavarlarla
karşılaşabilirsiniz. Ama benim
sanayi sokaklarında dolanma
amacım bunlar gibi son model
canavarları avlamak değil. Ben
klasikleri avlamayı seviyorum...
En baştan söylemem gerekir, her
zaman şöyle düşünmüşümdür:
OCAK / 2014
Otomobil
kültürünün bu
kadar güdük
kaldığı bir
ülkeden
beklenmeyecek
kadar çok
klasikçi,
klasik
otomobil ve
klasik
otomobil
ustası çıktı
meydana.
Klasik
otomobil
kulüpleri
kuruldu,
müzeleri
açıldı
Nadide bir spor otomobil
olsun, bir klasik olsun,
limitli sayıda üretilmiş bir
shootingbrake olsun,
hatta sıradan bir Fiat
Linea olsun, bir otomobilin
başına gelebilecek en kötü
şeylerden biri, Türkiye’de
yaşamaktır. Türkiye’deki
yol ve mevsim şartlarının
kötülüğü, halkımızdaki
otomobil kültürünün
eksikliğiyle birleşince,
yollarımızdaki her türlü
aracın yaşam şartları
negatif etkileniyor. Sadece
otomobillerin değil, tüm
motorlu araçların maruz
kaldığı kullanılma şekilleri,
bakım ve onarım görme
yöntemleri gibi
faktörlerden oluşan bu
şartlar altında, ‘iyi’ bir
otomobil sahibi olmak,
ciddi bir sıkıntı hatta stres
kaynağı olabiliyor.
Yine de bu külfetlere
katlanmayı seven bir
kesim var Türkiye’de. Bu
kesimin bir kısmı da
klasikçiler. Özellikle son 10
yıla yakın bir süreçte,
Türkiye’de klasik
otomobilcilik oldukça uzun
bir yol katetti. Ülkemizde
bugüne dek hor
kullanılmış, yanlış
anlaşılmış, hatta
çürümeye terkedilmiş,
yerli-yabancı pek çok
araç, şu son yıllarda
restore edilmeye başlandı
ve kıymete bindi. Hatta
klasik işi; ‘genç klasik’,
‘ticari klasik’, ‘arazi
klasikleri’ gibi enteresan
alt kollara da sahip oldu.
Otomobil kültürünün bu
kadar güdük kaldığı bir
ülkeden beklenmeyecek
kadar çok klasikçi, klasik
otomobil ve klasik
otomobil ustası çıktı
meydana. Klasik otomobil
kulüpleri kuruldu, müzeleri
açıldı. Bunlar elbette güzel
şeyler, bugüne dek
canından bezdirdiğimiz,
benzinmagazin.com