BANDIRMA BİLİM VE SANAT MERKEZİ e DERGİ | Page 13

AMİNE ZEHRA AYDIN

P Sayısı

Pi sayısı , matematik biliminde oldukça geniş bir alanda kullanılan ve bilinen insanlık tarihinin en eski dönemlerinden bu yana merak uyandıran ,“ gizemlerle dolu ” bir sabittir .
Pi sayısının matematik biliminde bir sayının da ötesinde temel bir “ sabit ” kabul edilmesi , daire ile olan ve hiçbir zaman değişmeyen ilişkisinden kaynaklanır . Pi , “ bir dairenin çevresinin , çapına bölünmesi ” ile bulunur .
Simgesi , Eski Yunanca çevre manasına gelen “ περίμετρον ” ( çevre ) sözcüğünün baş harfinden gelmektedir . Şaşırtıcı biçimde uzun süre bu oran için hiçbir sembol kullanılmamıştır .
İlk olarak π sembolü 1652 ’ de Willam Oughtred tarafından kullanılsa da yaygınlaşması 1737 yılında , Leonard Euler ‘ in de bu sembolü kullanması ile olmuştur . Bu sayı kimi kaynaklarda Ludolph sayısı ve Arşimet Sabiti olarak da bilinmektedir .
Pi sayısının sonsuza dek devirli bir şekilde devam ediyor olması , matematikçilerin bu sayıya olan merakının katlanarak artmasına neden olmaktadır . Belki de bunca hassas teknoloji araçlarına sahip olduğumuz günümüzde , bir çemberin çevresini çapına bölmek gibi basit bir problemi halen çözememiş olmamız bize zor gelir .
Sonuçta 3,14 değeri zaten bir çok hesaplamada yeterli , en titiz mühendis bile yedi haneden fazlasına ihtiyaç duymaz , fizikçiler içinde 15-20 hane yeterlidir aslında . Aslında bu sorunun kesin bir cevabı yok , Pi ’ yi arayış bir yerde Everest Dağı ’ na tırmanmaya benzetilebilir ; çünkü orada duruyor . İnsanlar temelde örüntü arama araçlarıdır denilebilir aslında . Gözlerimiz dünyayı algılar ancak gördüğümüz şey doğrular , eğriler , renkler ve ışıklardan oluşan karmaşık örüntülerdir . Kulaklarımız sesleri işitir ama biz sinyaller , ancak ton ve ritmin ayrıksı örüntülerini ortaya çıkaracak biçimde çözdüğümüz zaman müziği fark edebiliriz . Pi ’ nin basamakları tümüyle rastlantısal gözükse de onda ki örüntüyü bulma çabamız belki de bu nedendendir . 10 tane yüzü olan bir zar atılmakta ve bir sonraki atışta herhangi bir sayı gelme ihtimali bulunmaktadır . Tamamen tesadüf , belki de değil … Bilemiyoruz henüz …
Ne var ki bu değer 4 bin yıl boyunca nice matematikçileri şaşırtmış , nice beyin gücü tüketmiş , çöp tenekeleri geçersiz teoremlerle dolmuş ancak halen tam olarak ne olduğu kavranamamıştır . Yine de matematikçiler yılmamış ve zamanını olabildiğince çok basamağı belirlemeye harcamışlardır . Peki bu basamakları bulabilmek için bunca çaba neden ?
0 1