Aşiyan Dergisi | Page 29

Röportaj cümlenin, her noktalama işaretinin üzerinde saatlerce düşünüyorsunuz. Mesela “Hayalet Kitap”ta ben markaları oradaki tüketim toplumunu eleştirmek amaçlı kullanmıştım, daha sonra da bana markaların reklamını yapıyor diye eleştiriler gelmişti. Türkiye’de maalesef bir kitap çıkıyor, adam akıllı 1-2 defa eleştirilse kârdır diye bakıyorsunuz. Bu kitabı yedi senede tamamladığınızı biliyoruz. Yedi sene bir roman için uzun bir süreç gibi görünüyor. Bu süreyi kitap üzerinde daha fazla çalışabilmek için özellikle mi uzattınız? Tabi ki işlerim olması da bir etkendi ama asıl neden kitabın kurgusunun çok karmaşık olmasıydı. Labirentli ve hikâyenin içinde hikâyeler olan karmaşık bir yapısı var bu romanın ve o yapıyı bir bilinçaltı yapısı şeklinde değil gerçekten herkesin anlayabileceği bir şekilde anlatmaya çalıştım. Bütün taşlar yerine otursun istedim. Bu kitapta yaklaşık on tane yan hikâye var, o hikâyelerin her biri bir süreci gerektiriyor. O hikâyeleri ana hikâyeye bağlamak da ayrı bir uğraştı. O on tane hikâyeden üçü çok uzun hikâyeler ve onlardan bir tanesini ben komple değiştirdim. “Dişi Korsanın Esrarengiz Hikâyesi” diye bir hikâye var, aslında onun yerinde başka bir hikâye vardı. İlk taslağı okuyanlar beğenmişti; ama bir türlü benim içime sinmiyordu. Yayınevi ve editör kabul etti kitabı, çok beğendiler; ama ben hala şüpheliydim ve daha iyisi olabileceğini düşünüyordum. Aklıma bir gece bu hikâye geldi, tabi bu şekilde bütün roman da değişmek zorunda kaldı. Bu yaptığım son değişiklikti ama onun dışında onlarca değişiklik yaptım hepsi bir süreci gerektirdiği için yaklaşık altı-yedi sene sürdü. Kitabın okuyucuya aktarmak istediği temel fikirlerini kitabın ana karakterinden çok İrfan Kudret Akay karakterinden duyuyoruz. Bu karakterde sizden izler olduğunu söyleyebilir miyiz? Bence her yazarın yazdığı her karakterde o yazardan bir parça olur. En kötü, en psikopat, en sapık karakterde bile o yazarın karakterinden az ya çok parçası oluyor. O yüzden bu kitapta da yazdığım birçok karakterde, hatta eleştirdiğim ve zıttım gördüğüm birçok karakterde bile benden izler var. Ama en çok benden iz olan karakter romanın asıl, isimsiz, karakteridir. Baba karakteri benden çok şey taşıyor. Kitapta yer yer Charlie Chaplin’in “Modern Zamanlar”ındaki gibi insanın makineleştirildiğini betimleyen bölümler görüyoruz. Bu bağlamda kitapta eleştirdiğiniz asıl olgunun kapitalizm olduğunu söyleyebilir miyiz? Aslında eleştirdiğim şey, şu anda sistemin dayandığı her şey. En başlıca kapitalizm, içinde bulunduğumuz sistem. Artık bütün insanların vicdanını zorlayan, insanların sorgulamaya başladığı bir sistem haline geldi. Yıllardır kapitalizmi savunanlar bile bunu sorgulamaya başladı. Onun dışında aslında şu anki varoluşumuzun dayandığı her şeyi, zaman zaman abartarak eleştirdim. Yönetim şekillerinden inanç sistemlerine kadar kurcalanmadık şey bırakmamaya çalıştım. Cinsiyet kodları, banka sistemi gibi her şeyi kapsıyor. Kitabın bir noktasında ilk insanların uyum içinde yaşadığını söyleyen yerler var. Bu anlama J.J. Rousseau gibi insanların doğası gereği saf, temiz ve uyum içinde yaşayan varlıklar olduğuna mı inanıyorsunuz ya da en azından kitapta vermeye çalıştığınız ana fikir insanların uyum içinde yaşamaları için bir sisteme gerek olmadığı mıdır? Bu fikrin günümüzdeki uygulanabilirliği sizce nedir? Ben öncelikle romanların çok birebir net mesajlar vermemesinden yanayım ama beri yandan bu romanda da tıpkı eski kült bilim-kurgu romanları gibi, “V for Vendetta”, “Dövüş Kulübü” gibi alttan alttan önerilen bir şey var o da bugüne kadar yürüyen sistemin yanlış olduğu ve değiştirilmesi gerektiğidir. İnsanlara “Dünyayı değiştirebilirsiniz!” mesajı veriyor. Felsefi ve politik anlamda bu kadar derin konuları neden fantastik bir hikâyede anlatma gereği duydunuz? Bu tip derin konular daha önce de fantastik edebiyatta kullanıldı. Sistemi eleştirmeye daha elverişli bir tür olduğu kanısındayım. Örneğin Kafka’nın “Dava”sı gerçekçi bir yapıttır ve bürokrasiyi eleştirir ama “Dönüşüm” daha fantastiktir ve varoluşu eleştirir. Sanki işin içinde AŞİYAN 29