Aşiyan Dergisi | Page 28

Röportaj “Varolmayanlar” Üzerine Fantastik Edebiyatın Öncülerinden Senarist Doğu Yücel ile Son Kitabı “Varolmayanlar” Üzerine Açık Yürekli Bir Röportaj ECEM BAYAR, FIRAT DEMİR “Varolmayanlar”ı okuyanların gözüne çarpan ilk özellik betimleme ve detayların fazlalığı. Yazınızın bu kadar sinematografik olmasında senarist olmanızın ne kadar etkisi olduğu düşünüyorsunuz? Senarist olmadan önce yazdığım hikâyelerde hep sinematografikti zaten. Ben ilkokulda okuma-yazmayı öğrenir öğrenmez hikâyeler yazmaya başlamıştım fakat tabii ki o dönemde yazdıklarım çok çocuksu ve çizgi romanlardan etkilenen basit ve ilkel yazılardı. O yazılarımda da yine tasvirler, betimlemeler çok fazlaydı ve sinematografik bir anlatım vardı. Bunun bence asıl nedeni benim senarist olmamdan daha çok benim sinemadan çok fazla etkilenmiş olmamdır. Özellikle de yazmaya başladığım dönemde kitap kurdu değildim ki zaten ilkokulda başladım ve o dönemde çoğu insan zannedersem roman okumaz. “Star Wars”, “E.T.”, “Back To the Future” gibi filmlerden etkilenerek hikâyeler yazmaya başlamıştım. Sinemadan çok etkilendiğim için dilim sinematografik bir anlatıma yatkın oluyor. Gündelik dil, argo hatta zaman zaman küfürlerle bezenmiş diliniz göze çarpan ikinci özellik gibi görünüyor. Dilin bu kullanımı kitabı daha gerçekçi yapmak adına mı? Bu anlamda sizin fantastik bir gerçekçi olduğunuz söylenebilir mi? Ben de o terimi kullanıyorum. Öyle bir terim var mı yok mu bilmiyorum; ama ben de kendi türüme fantastik gerçekçi diyorum; çünkü doğrudan fantastik edebiyat dediğimiz zaman insanların aklına ilk gelenler “Yüzüklerin Efendisi” gibi bambaşka bir dünyada, 28 AŞİYAN diyarda geçen ve farklı ırkların maceralarının olduğu fantastik kurgu kitapları oluyor. Ama mesela ben “büyülü gerçekçilik” lafını da çok seviyorum. O da Italo Calvino, Marquez gibi isimlere söylenen türdür; fakat Türkiye’de pek fazla bilinmiyor. “Büyülü gerçekçilik” dediğiniz zaman insanların aklına “Harry Potter” türü romanlar geliyor. O nedenle bu terimi kullanmak bana uymadığından ben kendime fantastik gerçekçi demeyi tercih ediyorum. Ben gerçek dünyada bir hikâyenin başlayıp hikâyenin bir yerinde bir kırılma noktası yaratıp o gerçekliği bozmayı seviyorum. Bir edebiyat dergisinin forum sayfasında kitapta sıkça kullandığınız yabancı kelimelerin cümleye serpiştirilmesi ciddi derecede eleştiri aldı. Siz de bu konuyla ilgili bir savunmada bulunmadınız. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz? Türk edebiyat camiasındaki eleştirmenler ve kanaat liderleri maalesef fantastik edebiyatı bilmiyorlar ve kabul etmiyorlar ama beri yandan bu türde yazılan kitapları eski temel taşlarını bilmeden özellikle olumsuz yönde eleştirmeyi çok seviyorlar. Stephen King’in bile kitaplarını okumayan, okusa da eleştiren, tepeden bakan ve sevmeyen şahıslar tabii ki benim kitaplarımı sevmez çünkü Stephen King bu türün en büyük eserleri oluyor ve benim onları aşmama imkân yok. Bu durumu bir yandan pek fazla önemsemesem de bir yandan üzülüyorum çünkü Türk kültürü bence fantastik edebiyattan beslenen bir kültür. Halkımız oldukça hayalperest ve Türk Edebiyatı eskiden Nasreddin Hocalardan “Binbir Gece Masalları”na kadar fantastik unsurları bol olan