Aşiyan Dergisi | Page 22

Dosya Fikret’in öne çıkan bir diğer özelliği ise pozitivist ve önemli ölçüde materyalist bakış açısıdır. “Beşerin böyle dalâletleri var; putunu kendi yapar, kendi tapar.” dizeleri, Fikret’in dogmatizmin her türlüsüne karşı taşıdığı devrimci ruhu simgelemesi açısından önemlidir. O, her ne kadar tam anlamıyla bir ideolojik sınıflandırmaya ait olmasa da “Ütopist Sosyalizm” akımının izlerini taşımaktadır. (Hatta bir dönem birtakım arkadaşlarıyla birlikte Yeni Zelanda’ya giderek orada küçük bir kolektif tarım topluluğu halinde yaşamayı planlamışlarsa da, Osmanlı’da yurtdışına seyahat Abdülhamit tarafından yasaklandığı için vazgeçmek durumunda kalmışlardır.) Yalnız ve bağımsız olarak verdiği mücadelesinin meyvelerini toplayamayan T. Fikret’in düşünceleri, Atatürk’ün liderliğiyle eyleme dönüşür. (Bu bağlamda Fikret-Atatürk ilişkisi Rousseau-Robespierre ilişkisiyle benzerlik gösterir.) Öyle ki Atatürk’ün “…Ben inkılâp ruhunu Fikret’ten aldım.”, “Tevfik Fikret’i tanıyanlar, benim ne yapmak istediğimi kavrayacak kimselerdir”, “Tevfik Fikret’in Tarih-i Kadim’i (şiiri) yok mu; işte o, dünyada yapılması gereken bütün inkılâpların kaynağıdır.” gibi sözleri birinci ağızdan bu bağlantıyı ortaya koyar. Düz bir mantıkla, “Gençler, bütün ümid-i vatan şimdi sizdedir.” diyen Tevfik Fikret’in yeni TürTevfik Fikret’in “Türbe” Tablosu kiye Cumhuriyeti yapılanmasında “gençler” üzerinden dolaylı bir etkisi olmuştur. Bu bağlamda, Tevfik Fikret sadece bir edebi şahsiyet olarak değil, aynı zamanda siyasi bir referans olarak da ele alınmalıdır. “Asrın, unutma, bârikalar asr-ı feyzidir 1: Her yıldırımda bir gece, bir gölge devrilir, Bir ufk-ı i’tilâ 2 açılır, yükselir hayât; Yükselmeyen düşer: ya terakki3, ya inhitat4!” Şimşeklerle aydınlanan ilerleme asrı Yükseliş ufku 3 İlerleme 4 Çöküş 1 2 22 AŞİYAN Şerminler için Tevfik Fikret FİRDEVS EV Tevfik Fikret Şermin’i yazmadan önce yaşanan dönem, yani 19. yüzyıl çocuk edebiyatında ciddi gelişmelerin görüldüğü, edebiyat için büyük önem taşıyan bir yüzyıldır. Grimm Kardeşlerin “Pamuk Prenses”i, “Hansel ve Gretel”i; hepimizin bildiği “Alice Harikalar Diyarında”, “Heidi”, “Pinokyo” gibi klasikler bu dönemin ürünüdür. Tam 1900 yılında ise “Oz Büyücüsü”nün ve 1911’de de çocuklara yüklediği masalsı “büyümeme” fikriyle çocuk edebiyatında çok önemli yer tutan “Peter Pan”ın yayımlandığını görürüz. Fikret bütün bu masalları okumuş mudur bilinmez ama ölmeden bir yıl önce, 1914’te, kaleme aldığı “Şermin” hiç şüphesiz ki yaşadığı bölge ve dönemin klasik edebiyat ve eğitim anlayışından farklı bir etkinin ürünüdür. Tevfik Fikret hayatında bir dönüm oluşturacak Galatasaray Sultanisi’nde öğrenim gördü ve daha sonra bu okulda öğretmenlik de yaptı. Bu süre içerisinde Anglo-Sakson eğitim ve öğretim tarzını incelemek ve tanımak imkânına kavuşan Fikret, bu kuramsal olmaktan çok pratiğe dayalı eğitim tarzının o zamana kadar taklit edilerek uygulanmakta olan Fransız usulünden daha iyi olduğunu savunmaktaydı.1 Şermin’de de bu yaşama dönük şiir anlayışını, kuramsal bilginin beceriye dönüştürülmesi ve okulun üretime dönük olmasını savunduğunu görürüz2 (“Marangoz” şiirinden): “Marangozum ben beş gündür… Çalışan her işi görür...” “…Ooh sevgili aletlerim! Ben sizi her gün bilerim. Tezgahımın bir yanında Hepsi durur sıra sıra.” Şermin’deki şiirler gördüğümüz kadarıyla çocuk deneyimlerine, günlük hayatına ve onların çevresiyle ilişkilerine dayalıdır. Aslında Tevfik’in yeğeni olup bu kitabın konusu haline gelen Şermin’in ablası ile ağabeyiyle kavgaları, dadısına olan sevgisi, umacıdan korkmamayı öğrenme süreci ve öksüz bir çocuk görünce hissettikleri şiirlerde işlenen konulardan birkaçıdır. İlk başta bu somut ve gerçek olaylara dayalı olan şiir anlayışının öğreticilikten uzak oluşu, bize yeni bir çocuk iletişimi tarzının ilk ışıklarını vermektedir. Kitabın adının “Şermin” olması ve şiirlerin birçoğunun bir kız çocuğun deneyimleri olması bile yepyeni bir anlayışın ipuçlarını