Dosya
Aşiyan’dan Bakan
Şair: Tevfik Fikret
ÖVGÜ KAFADAR
Kimseden ümmîdi feyz etmem, dilenmem perr ü bâl;
Kendi cevvîm, kendi eflâkimde kendim tâirim,
İnhina tavkı esâretten girandır boynuma;
Fikri hür, irfânı hür, vicdanı hür bir şâirim.1
Bir şairin biyografisi şiirleridir. Şairleri anlatmak
bize düşmez, şairlerin dizeleri hayatlarının hikâyesidir
zaten. Tevfik Fikret’in şiirlerinde sadece edebiyata
bakışını, üslubunu değil aynı zamanda yaşam tarzını
ve düşünsel arka planını buluruz. Tevfik Fikret’i
tam da şiirlerinde bulabildiğimiz için, O Aşiyan’la
özdeşleşmiştir.
1867 yılında doğan şair, öğrenimini
Galatasaray Lisesinde tamamlamıştır. Fransızca
ve Fransız edebiyatı ile yakından
ilgilenmiştir.1894 yılında Galatasaray Lisesinde Türkçe
öğretmeni olurken, 1896 yılında
“Servet-i Fünûn” dergisinin yazı
işleri müdürlüğüne atanmıştır.
“Servet-i Fünûn” dergisinin kapatılmasının ardından
“Aşiyan” adını verdiği evinde
tabiri caizse inzivaya çekilmiştir.
Şimdilerde Boğaziçi Üniversitesi’nin
bahçesinde(o yıllarda Robert Kolej)
bulunan evine, Aşiyan adını veren Fikret,
geleneksel toplumdan adeta sıyrılarak içsel
yolculuğunun en sancılı, aynı zamanda edebiyat hayatının
en verimli dönemlerini bu evde yaşamıştır.
Geleneksel kültür’ün egemen olduğu toplumsal ortamda modernleşmeye çalışan Tevfik Fikret’in,
yaşadığı düş kırıklıkları karşısında, kendisini korumaya
çalıştığı trajik bir özgürlük barınağı olarak, bugün bile
bizleri derinden etkilemektedir.2
Aşiyan’da, başka türlü bir deyişle, Fikret’in tüm
yaşamı hüzün, huzursuzluk, kaygı ve ölüm özlemiyle
dolu varoluşsal sorgulamalar içinde geçmiştir.3
“…lakin anlamamak, bilmemek azab;
İnsan azaba katlanamaz bi-sebep sorar,
Elbet sorar bu köhne muammaya bir cevab..”
Orhan Pamuk, nasıl ki İstanbul’a hüzün şehridir
der, Tevfik Fikret de bu hüzün şehrinin şairlerindendir.
Şiirlerindeki huzursuzluğunun, sorgulamalarının,
hırçınlığının arkasında bu hüznü ve şairlere özgü melankolik tavrını hissederiz.
“Şu tasvir ettiğim hılkat beni HX[