AVRUPA KULTUR YILLIK 2016-2017 AVRUPA KULTUR YILLIK 2016-2017 | Page 540

✤ i�çi, bamba�ka bir bilinçle çıkar yolculuğa: Umut. Çünkü göçmen için kaldığı yer zaten cehennemden farksızdır. İ�i, emeği ve toplum içinde en ufak bir statüsü yoktur. Ancak o, ba�ka bir ülkeye gitmekle, bir �eyleri ba�arabilmi� olmanın verdiği co�kuyla, hem kendi için hem de içinden çıktığı coğrafya için yeni bir varolu� / varolma imkanı bulmu�tur. Her ne kadar gittiği ülkede tek göz bir odada, bazen de �ehirden tamamen uzak yerlerde ya�amı� olsa da, orada vaktin tamamen nakit olduğunu öğrenmi�, paranın miktarını güç imajı ile sentezlemi� ve böylece geri dönme hayallerinin içine �her daim ba�arılı olabilecek� bir insan portresi çizmi�tir. Ya�adığı ülkeyi asla kendi vatanı gibi göremese de, gittiği yer sayesinde yeniden birey olabilmi�tir. Bunun en büyük göstergesi de hayal kurabilmesidir. Çünkü geldiği ülkede o bir hiçtir ve ona hayal kurabilmesi için dahi hiçbir fırsat verilmemi�tir. Bu durumu belki de en iyi yine göçmen bir Türk i�çi belirtiyor: �Yılın altı ayı uyursun köyde, çünkü hem i� yoktur hem de yoksulsundur. �
Ocak 2017 | Sayı: 11

JOHN BERGER, 20. YÜZYILIN EN ÖNEMLİ
YAZARLARINDAN BİRİYDİ...

✤ i�çi, bamba�ka bir bilinçle çıkar yolculuğa: Umut. Çünkü göçmen için kaldığı yer zaten cehennemden farksızdır. İ�i, emeği ve toplum içinde en ufak bir statüsü yoktur. Ancak o, ba�ka bir ülkeye gitmekle, bir �eyleri ba�arabilmi� olmanın verdiği co�kuyla, hem kendi için hem de içinden çıktığı coğrafya için yeni bir varolu� / varolma imkanı bulmu�tur. Her ne kadar gittiği ülkede tek göz bir odada, bazen de �ehirden tamamen uzak yerlerde ya�amı� olsa da, orada vaktin tamamen nakit olduğunu öğrenmi�, paranın miktarını güç imajı ile sentezlemi� ve böylece geri dönme hayallerinin içine �her daim ba�arılı olabilecek� bir insan portresi çizmi�tir. Ya�adığı ülkeyi asla kendi vatanı gibi göremese de, gittiği yer sayesinde yeniden birey olabilmi�tir. Bunun en büyük göstergesi de hayal kurabilmesidir. Çünkü geldiği ülkede o bir hiçtir ve ona hayal kurabilmesi için dahi hiçbir fırsat verilmemi�tir. Bu durumu belki de en iyi yine göçmen bir Türk i�çi belirtiyor: �Yılın altı ayı uyursun köyde, çünkü hem i� yoktur hem de yoksulsundur. �

Kitapta, oldukça geni� bir perspektifte, göçmen ekonomisine dair geli�mi� ve geli�memi� ülkelerin kayıpları ve kazanımları sosyolojik bir gözlemle analiz edilmi� … Kitap, göç veren ülkeleri genel itibari ile aynı ekonomik bağımlılık kapsamında ele alarak her birinden kısa öyküler aktarma yolunu seçmi�. Bu yönüyle de eser; her fotoğrafın öyküsünü o karelere ait olan bireylerin kültürel bağlamlarından çıkararak, bir bütüne, görüntünün ve yoksulluğun gri birlikteliğine dönü- �erek parçalanmı� ya�amları bir araya getiriyor ve böylece de; fotoğraf, öykü, insan, yoksulluk, göç, kapitalizm, umut ve i�çilik gibi kavramlar, birbirinden ayrı bir �ekilde okunmaması gereken evrensel bir sorunun yap-boz�u haline geliyor.
Örneğin, Portekizli kaçak göçmenlerin öyküsü sıra dı�ı bir öykü... Portekizli göçmenlerin kendilerini Fransa�ya götürecek kaçakçılarla yaptıkları anla�maya göre Portekizli göçmen kendisini sınırdan geçirecek olan kaçakçılara kendisine ait vesikalık bir fotoğrafın yarısını verir. �imdi onu sınırdan geçirecek olanların elinde göçmene ait düzensiz bir �ekilde ortadan ikiye bölünmü� bir fotoğrafın yarısı vardır: Alın, burun ve çene hep yarımdır ve bir tek gözü vardır orda göçmenin. Yarım kalmı� yazgısı bu yarı fotoğrafın akıbetine bağlıdır. Kaçakçılar Portekizli göçmeni söz verdikleri yere ula�tırdıklarında, ellerindeki yarı vesikalık fotoğraf ile göçmenin Portekiz�de kalan ailesinin yanına giderler. Bu süre zarfında göçmen de elindeki diğer fotoğraf parçasını posta ile ailesine gönderir. Kaçakçılar ve aile bu iki yarım fotoğrafı birle�tirir ve sonuç aynı ki�inin yüzüne varıyorsa, aile 350 dolarlık ödemeyi( 1964�te Portekiz�de ki�i ba�ına dü�en yıllık gelir 370 dolardı) kaçakçılara teslim eder. Böylece fotoğraf artık salt bir araç olmaktan çıkıp bir �aracı�ya dönü�ür. Kendi hareketini kendi deneyimini kendi tarihselliğini ve ki�iliğini kazanır. O artık efendisinin yüzünden azade bir yansımadır. Kendi yüzü vardır ve yüzünün yarısı yazgısının diğer yarısı ile bütünle�inceye değin bir sınırdan diğerine göç edip durmu�tur. Ta ki ona verilen söz yerine getirilinceye kadar …
John Berger, 20�nci yüzyılı gerçekten damgalayabilen Avrupalı yazarlar arasında yer alıyordu. z
26