✤
✤
dı�lanarak alınıyor.(...) Yurtta�ların çıkarlarının önüne, temsili demokrasi çağında, ağırlıklı, ağır basan ve giderek eylem yeteneği bulunmayan siyasal partiler, dernekler, parlamentolar, bürokrasiler ve küresel dev �irketler gibi büyük örgütler sürülüyor ve bunlar yurtta�ların üzerine çıkarılıyor. Bu örgütler yurtta�ların çıkarlarını temsil etmediği gibi giderek bu çıkarlara kar�ı konu�lanıyor."( s. 13)
Wolfgang J. Koschnick çok açık: Demokrasinin en büyük ayak bağı artık siyasal partilerdir. Bunlar batmı� bir dünyadan arta kalan �eylerdir ve partiler demokrasisi de, yeni çağın siyasal dinozorlarının son doğal parkıdır. Yazar, siyasal partilerin artık programatik açıdan hemen hemen tümüyle örtü�tüğünü ve birbirleriyle kolayca deği�tirilebildiğini belirtmekte ve birbirlerinden gerektiğinde konular çalabildikleri için de �siyasal iktidar tümüyle bir partiler kartelinin elinde uzanmaktadır�( s. 14) saptamasında bulunmaktadır. Gözlem sonuçları nettir: �Kitle partileri rahatça birbirinin yerine geçebilir. Bunlar için seçim tartı�maları, siyasal seçenekler getirmek gibi o ilk temel hedeler tamamen anlamını yitirmi�tir. Sadece kar�ıtlarına çamur atmayı dü�ünen bu partilerin somut sorunlara alternatif çözümler üretmek gibi bir derdi de bulunmamaktadır. �( s. 15)
MODERN BİR TABU: DEMOKRASİ
Kitaptaki en önemli vurgu, demokrasinin nasıl bir tabu olduğuyla ilgili belirlemelerdir. Demokrasi, kavram olarak, yine Koschnick�e göre, zamanımızın en son ve en sıkı siyasal tabusudur ve ona kimsenin dokunması mümkün değildir. Yazar, demokrasinin aslında ba�lı ba�ına bir değer ve her �ey için bir ölçüt olduğunu hatırlatırken, bunu gerekçelendirmenin �art olmadığının da altını çiziyor. �öyle devam ediyor:
�Sadece ondan yana olunduğu söylenmelidir. Demokrasiye kar�ı olan, kendisinin sağcı, anayasa dü�manı, bol�evik, neonazi veya sadece kötü bir insan olduğunu ortaya koymaktadır. Demokrasiye kar�ı hiçbir �ey söylenemez. En ele�tirel ele�tirmen bile bu noktada susmak zorundadır. En kötü durumda, sözü geçen ele�tirmen tereddütlü bir biçimde, bu demokrasinin gerçek demokrasi olmadığını ve halkı da yeterince içine almadığını ima edebilir. Ama orada da hiç yanlı� bir �ey söylememek için sözlerini iyi tartmalıdır."( s. 17)
Koschnick, yer yer gerçekten cüretli böyle çıkı�larında, açık bir dille demokratik sistemin kutsallığını yargılamakta ve bu yargıya ortak olmaya çağırmaktadır. Ku�kusuz, haklıdır. Günümüzde demokrasi kavramının üzerine çağdı�ı bir dokunulmazlık zırhı çekilmi�tir. Nitekim Koschnick, hastalığın nedenine parmak basıyor: �Siyasetin bu iğrenç hali, demokratik sistemin çökü�ünün bir sonucudur. Bu durum bir sistem hatasıdır, böyle olduğu saptanamazsa düzeltilmesi de mümkün olamaz. � Kitap sayfa sayfa ilerledikçe, Türkiye gibi ülkelerdeki �demokratları� �a�kına çevirecek itiraların arka arka sıralandığına ve temellendirildiğine tanık oluyoruz. Bizde çok tartı�ılan güçler ayrılığı üzerine Koschnick�in saptaması neredeyse acımasızdır: Zengin Batı demokrasilerinde, örneğin Almanya�da, güçler ayrılığı pratikte resmen tasiye edilmi� durumdadır. Yönetimin denetlenmesi diye bir �ey artık yoktur( s. 31), kaldı ki zaten mümkün de değildir. Bu gerilemeyi partilerin egemenliğine bağlayan yazar, tüm devlet otoritesinin partiler oligar�isinden doğduğunu, parti demokrasisinin bir tür yumu�ak diktatörlük olduğunu yazarken, sadece yasama ve yürütme erklerinin değil, yargının da artık oligar�ik partilerin eline geçtiğini vurguluyor.( s. 112-113)
Temsili demokrasi oyununa kar�ı hem de içeriden yapılan bu suçlamalar, hatta saldırılar, devletin oligar�ik bir günlük çıkar örgütlenmesine dönü�mü� partiler eliyle çürütüldüğünü belirten Koschnick için, zengin demokrasilerindeki rejim, devletle �u birbirlerinden herhangi bir farkı kalmamı� partilerin iç içe geçmesinden ba�ka bir �ey değil. Örneğin, Almanya�da bu iç
✤
BATI DEMOKRASİLERİ KUVVETLER AYRIMINI DA TASFİYE ETMİŞ DURUMDA
✤
29