Çirkin insan , çirkin bina , çirkin �ehir , etimolojik kökenlerine inerken , kültürel çirkin oyun , çirkin politika , çirkin politikacı , çirkin sanat , çirkin yemek , çirkin kavram hakkında okuyucuya bir çerçeve
tarih içerisinden sunduğu örnekler ile
koku , çirkin cadı , çirkin dev vs . vs ... sunmak .
Çirkin de tıpkı güzel gibi hayatımızın En basit anlamda , Antik dönemde içinde ve her yerde ; �Aman ne güzel ! � tanımlanan çirkin ile 18�inci yüzyılda dediğimiz gibi , �Aman ne çirkin ! � de diyo- tanımlanan çirkin birbirinden farklıyken , ruz . Sevmediğimiz , bizi rahatsız eden her günümüzde kullandığımız çirkin kavramı �ey çirkin . Bu �ekilde ele alınca , çirkin da 18�inci yüzyılda kullanılandan farklı , kavramı oldukça banal . Oysa �çirkin� kav- hatta günümüzde çirkin , pozitif çağrıram olarak bundan daha fazlasını içeriyor . �ımlar dahi içerebiliyor . Kültürel tarih içerisinde çirkin terimi kendini dönü�türürken , kar�ıtı kabul edilen güzel ile daha farklı bir ili�ki içine girerek , birbirlerini tamamlar hale gelmi� durumdalar . Güzellik ve çirkinlik , kar�ıt kavramlar olmak yerine , birbirinin çekim alanındaki iki yıldız gibi , hem birbirlerinin hem de kendi eksenlerinin etrafında dönüp duruyorlar . Her ikisi de diğerinin etkisi altında kendi varlığını ( anlamını ) �ekillendiriyor .
Henderson da , Umberto Eco�nun �Çirkinlik Üzerine� ( On Ugliness , Rizzoli , New York 2007 ) ba�lıklı kitabındaki gibi , güzelliğin sıkıcı , çirkinliğin ise çok daha eğlenceli olduğunu belirtiyor . Güzellik hep aynı sınırlı normlar içerisinde betimlenirken , çirkin , sınırsızlığı ile oldukça yaratıcı ve sonsuz bir çe�itlilik vaat ediyor ; çirkin her an her yerde olabilir .
Elbette ki yazarın amacı , çirkini güzele ya da güzeli çirkine dönü�türmek değil , bununla birlikte her iki terim de ne siyah
Her ne kadar güzellik , her daim aranan ne beyaz , her ikisinin de gri alanları var . ve özlenen bir nitelik olsa da , son zamanlarda çirkinlik de farklı alanlarda değer de güzellik de göreceli kavramlar , içinde
Hepimizin kabul edebileceği gibi , çirkinlik
kazanan bir kavram oldu . Gretchen E . ya�anan döneme , kültüre , alınan eğitime ve hatta ya�anmı�lıklara göre deği-
Henderson , �Çirkinlik , Kültürel Bir Tarih� ( Ugliness , A Cultural History , Reaktion �iklik gösterebilirler . Henderson�ın amacı Books , London 2015 ) adlı bir süre önce bu göreliliği vurgulamak . Yazar , çirkinin yayımlanan kitabında , çirkinin farklı sınırsızlığı içerisinde kitabının sınırlarını dönemlerde farklı kültürlere bağlı olarak tekil çirkin örneklerden ba�layarak , daha deği�en anlamını inceliyor . Yazarın amacı , sonra gruplara ve oradan da duyulara çirkin ile e�anlamlı kelimeleri ele alarak doğru belirliyor . En sonunda da , kendi terimin �korkunç ve ürkütücü� anlamının ve öteki arasındaki sınırları kaldıran
© Foto : Ömer Yaprakkıran
1990 yılında Frankfurt�ta aramızdan ayrılmıstı
Sümeyra�ya 70 ya� armağanı
“ Sümeyra , Ruhi Su ’ nun ve onun yeniden yarattığı türkülerin uluslararası müzik dünyasındaki yerini alması gerektiğini düşünüyordu . Bu ise ancak Ruhi Su türkülerinin notaya alınması , ses sanatçılarının repertuarına girmesiyle mümkün olacaktı . O nedenle Frankfurt Goethe Üniversitesi ’ nin Müzik Bölümü ’ ne yazıldı .”
Ruhi Su�nun en güzel kızı ve belki de tek öğrencisi Sümeyra , 5 �ubat 1990�da Frankfurt�ta bu dünyaya veda etmi�ti . Bir kötü �aka gibi aniden ba�layan sürgüne fazla direnemedi . Fakat 1985�te yakalandığı amansız hastalığa rağmen ayakta durabildiği sürece �gurbette� konserler verdi , türküler söyledi . Hep müzik için ya�adı . Bu yıl mayıs ayında 70�inci doğum yılını da kutlayacağız .
Halen Frankfurt�ta ya�ayan e�i Hasan Çakır , Sümeyra�nın 70 ya�ını farklı etkinliklerle kutlamak istediğini , ama bunun için kendi çabasının yeterli olmayacağını söylüyor . Sümeyra ile geçen yıllarını kitapla�tırma çalı�malarını da sürdüren Çakır , özellikle genç müzik insanlarımızı bir yeni yola çağırıyor , Fazıl Say ve sonraki ku�akları Ruhi Su�nun Sümeyra�nın de e�liğinde açtığı yolu tamamlamaya , hatta buradan
2 3
Çirkinliǧin kültürel tarihi
ASUMAN KIRLANGIÇ
“ Buradaydılar , şarkılar söylüyorlardı !”
İMRAN AYATA VE BÜLENT KULLUKÇU , GEÇMIŞIN SESINI DERLEDI
2 3
2 3
hareketle yeni yollar açmaya davet ediyor . Hasan Çakır , �Umarım bu yıl bu doğrultuda atılacak yeni adımlara da sahne olur . Sümeyra�nın Ruhi Su�nun vasiyeti saydığı en büyük arzusu da gerçekle�ir� diyor .
- Sümeyra nasıl bir �ok ya�adı ? Sonuçta hayatında belki de hiç beklemediği bir anda sürgün gerçeğiyle yüz yüze kalmı� oldu ? HASAN ÇAKIR - Berlin Kreuzberg Belediyesi�nin düzenlediği Nâzım Hikmet Haftası�na davetli olarak gelmi�ti . Davetliler arsında Ruhi Su , Meral Taygun , Ali Ekber Çiçek de vardı . Beraber gelmi�tik . Fakat 12 Eylül�le birlikte DİSK Maden-İ� Korosu hakkında tutuklamalar ba�latıldığını öğrenince bir süre Berlin�de kalma kararı aldı . Hatta Ruhi Su da dönsün mü dönmesin mi diye tartı�tık falan , ama Ruhi Su dönmek istedi ve beraber döndük . Sümeyra Almanya�da kaldı ... Ben , bir yıl
Federal Almanya�nın uzman müzik İMRAN AYATA - Bugüne kadar �Talep �irketlerinden �Trikont� ( www . trikont . nedir ? � diye dü�ünerek bir i� zaten yapmadım , ileride de böyle olacaktır sanırım . de ) bünyesinde yayımlanan ilginç bir albüm devamını bekliyor . Ulm doğumlu İkinci Dünya Sava�ı sonrasındaki ve Frankfurt Üniversitesi mezunu yazar Almanya�yı anlatmak ve anlamak için göç İmran Ayata ile çalı�malarını Münih�te olgusuna daha geni� yer verilmesini , siyasi sürdüren Bülent Kullukçu , ortak üretimleri olan �Songs of Gastarbeiter� ( Misair yorum . Nitekim Almanya�da göç ve göçün
ve kültürel doğru bir duru� olarak görü-
İ�çilerin �arkıları ) adlı albümde , yakla�ık getirdikleri üvey evlat konumunu a�mı� 40 yıl önce Almanya�da üretilen Türkçe değil . Bizler buna kar�ı tepki göstermekle �arkılar üzerinden sesli bir tarih sondajı yetinmemeliyiz , siyasi ve kültürel alanda gerçekle�tirdiler . Genç derlemeciler , bu üretken olmamız gerekiyor . Kaldı ki , böyle çalı�malarıyla �unutulmaya kar�ı direnci� bir dinamizm var . Tiyatroda , edebiyatta gündeme getirdiklerini belirttiler . Halen ve göçmen politikalarında . Bunu yaparken halkla ili�kiler alanındaki çalı�malarını eski argümanlarla boğu�mak da bana pek Berlin�de sürdüren ve Bülent Kullukçu ile anlamlı gelmiyor . Ben �ahsen bu argümanlarla uğra�maktan artık yoruldum . birlikte aralarında Frankfurt�un da bulunduğu çe�itli kentlerde bu �arkılarla ilgili Bugün Almanya�da göç , hâlâ ekonomi dinletiler düzenleyen İmran Ayata , sorularımızı yanıtladı . �ılamak için çağrılan , ekonomik krizlerde
endeksli dü�ünülür . İ�gücü ihtiyacını karde geri gönderilmek istenen göçmenler ... - Gerçekten önemli bir albüm çıkardınız . Bu , tarihi bir argüman değil . Bugün mültecilere çalı�ma hakkı tanıma tartı�ma-
Ortada böyle bir ürüne talep olmamasına rağmen kendinizi buna mecbur ya da adeta ları , yurtdı�ından �kaliteli� i�gücünü görevli hissettiniz . Yola çıkarken neler Almanya�ya davet etmek , bunun örnekleri ... Daha çok �ey sayabiliriz . Kısacası dü�ündünüz ? :
‘ Avrupa ’ nın temelinde Anadolu var ’
✤
✤
UĞUR ÖNCE GENÇ BIR ÖĞRENCI , DAHA SONRA YETIŞKIN BIR INSAN OLARAK YAŞAMI BOYUNCA TANIK OLDUĞU BÜTÜN ASKERI DARBELERE KARŞI TAVIR TAKINDI .
✤
UĞUR ÖNCE GENÇ BIR ÖĞRENCI , DAHA SONRA YETIŞKIN BIR INSAN OLARAK YAŞAMI BOYUNCA TANIK OLDUĞU BÜTÜN ASKERI DARBELERE KARŞI TAVIR TAKINDI .
✤
1990 YILINDA FRANKFURT ’ TA ARAMIZDAN AYRILMIŞTI Sümeyra ’ ya 70 yaş armağanı
Hasan Çakır : “ Sümeyra , Ruhi Su ’ nun ve onun yeniden yarattığı türkülerin uluslararası müzik dünyasındaki yerini alması gerektiğini düşünüyordu . Bu ise ancak Ruhi Su türkülerinin notaya alınması , ses sanatçılarının repertuarına girmesiyle mümkün olacaktı . O nedenle Frankfurt Goethe Üniversitesi ’ nin Müzik Bölümü ’ ne yazıldı .” SAYFA : 36
SINIRLARIN ÖTESİNDEKİ KÜLTÜR Katakomben-Theater
SAYFA : 40
ÇİRKİNLİĞİN KÜLTÜREL TARİHİ
ASUMAN KIRLANGIÇ Çirkin de tıpkı güzel gibi hayatımızın içinde ve her yerde ; “ Aman ne güzel !” dediğimiz gibi , “ Aman ne çirkin !” de diyoruz . Sevmediğimiz , bizi rahatsız eden her şey çirkin . Bu şekilde ele alınca , çirkin kavramı oldukça banal . Oysa “ çirkin ” kavram olarak bundan daha fazlasını içeriyor . SAYFA : 42
DÖNER ALMANYA ' YI , ALMANYA DA DÖNERİ DEĞİŞTİRDİ
“ Türk mucizesi ” olarak da anılan dönerin Almanya ’ ya girip yerleşme sürecinde ciddi değişimlerden geçmesi , sokaklardan üniversite sıralarına kadar tartışılan bir konu . Anadolu kaynaklı bu yeni “ fast-food ”, sadece lisans düzeyindeki derslerde değil doktora programlarında da işleniyor . Bu arada art arda yayımlanan kitaplarda , yemekten popüler kültüre kadar çok çeşitli alanlarda dönerin Alman toplum yaşamındaki izleri deşiliyor . SAYFA : 48
İMRAN AYATA VE BÜLENT KULLUKÇU , GEÇMİŞİN SESİNİ DERLEDİ “ Buradaydılar , şarkılar söylüyorlardı !”
Federal Almanya ’ nın uzman müzik şirketlerinden “ Trikont ” ( www . trikont . de ) bünyesinde yayımlanan ilginç bir albüm devamını bekliyor . Ulm doğumlu ve Frankfurt Üniversitesi mezunu yazar İmran Ayata ile çalışmalarını Münih ’ te sürdüren Bülent Kullukçu , ortak üretimleri olan “ Songs of Gastarbeiter ” ( Misafir İşçilerin Şarkıları ) adlı albümde , yaklaşık 40 yıl önce Almanya ’ da üretilen Türkçe şarkılar üzerinden sesli bir tarih sondajı gerçekleştirdiler . SAYFA : 52
YAŞAR ATAN ’ LA AVRUPA VE ANADOLU MİTOLOJİSİ ÜZERİNE SÖYLEŞİ ‘ Avrupa ’ nın temelinde Anadolu var ’
SAYFA : 58
YAŞAR ATAN |
|
|
|
2 3 |
✤
YAŞAR ATAN ’ LA AVRUPA , TROYA , HOMEROS VE ANADOLU MİTOLOJİSİ ÜZERİNE SÖYLEŞİ
✤
|
ALMANYA ’ YA GÖÇ SERÜVENİ VE İÇİNDEKİ İNSANLAR ... ‘ Umut Peronu ’
Halit Çelikbudak : “ Kitaba adını veren ‘ umut peronu ’, Almanya ’ da Münih tren istasyonunda … Almanya ’ ya o dönemlerde misafir işçi getiren trenlerin son durağı Münih tren istasyonundaki 11 numaralı peronmuş . Burada trenden inenler Almanya ’ nın dört bir yanına yine trenlerle devam edermiş . İşte İtalyanlar bu perona ‘ umut peronu ’ adını vermişler . Ben de bu sıfatı kullandım .” SAYFA : 66
|
Kardeşimiz Uğur Hüküm ( İstanbul 1949 – Paris 2013 )
Uğur ’ la uzun süre birlikte çalıştık , birlikte ürettik , ortak bir aydınlanma kavgası verdik . Cumhuriyet ’ te , “ Yenigün Avrupa ” da , “ avrupagun . eu ” da ve üç aylık “ Kültür ” dergimizde hep omuz omuza olduk . Zor zamanlardan geçerken hep yanı başımızdaydı . Sonra birden , hiç beklemediğimiz bir anda aramızda çekilip gitti . Şaşkınlığımız sürüyor , hâlâ inanamıyoruz bu tepeden tırnağa kültür insanının böylesine erken ve en verimli çağında sonsuzluğa göçmesine . Ama biz yazdıkça , çizdikçe , yaşadıkça onu hep aklımızda ve yüreğimizde taşıyacağız . Anılarıyla hayata tutunacağız . Uğur Hüküm unutulması mümkün olmayan insanlardandı . Pırıl pırıl zekâsını , güleryüzünü , içtenliğini ve çalışkanlığını biz nasıl unutalım ?
Osman Çutsay / Ömer Yaprakkıran
Yeri doldurulamaz Uğur
M . ŞEHMUS GÜZEL
Uğur Hüküm 1970�lerin ba�ından itibaren Fransa�da ya�adı . Co�kusu , özverisi , di , Nâzım�dan �iirlerle sarsıldı , kitap edinde vatanın sesini duydu , Ruhi Su�yu dinle- candan ve dayanı�macı dostluğu , sevecenliği , güleryüzlülüğü ve son derece müteva- Uğur ve çalı�ma arkada�ları onların her
di , dertlerini bir parça olsa bile unutabildi .
zı halleriyle unutulamazlar arasındaki yerini çoktan aldı . lüğüne kavu�tuktan sonra özel olarak taa
birine birer pencere açtılar . Kimi özgür-
Radio France Internatonale�da ( RFI ) Güzin Dino�dan sonra Türkçe bölümünü yılne sarıldı , kaldı .
Paris�e kadar gelip Uğur�u buldu ve ellerilarca yönetti , Güzin�in bıraktığı bo�luğu Yeri doldurulamazlardandır en iyi biçimde doldurdu .
Uğur Hüküm .
Paris�te birkaç dostuyla kurduğu Radio Soleil�le insanlarımızın sesi oldu ve bilrıyla Fransızca bilen ama Fransız radyo
Uğur Hüküm Cumhuriyet�teki yazılahassa hapishanelerdeki vatanda�larımızın ve televizyonlarını izlemeye ve Le Monde sesini duvarların ötesine ta�ıdı . Mahkum okumaya zaman ayıramayan , aralarında yurtta�larımızın kaç tanesi Uğur sayesin- yakından tanıdığımız gazeteci dostlarımı-
2 3
YOK . BİR GARANTİ YOK , HATTA TAM TERSİNE , BÖYLE GVE TÜRKÇEDE YATAN 7-8 MİLYON AVRUPALININ , BU DİLİ , ONUN
✤
KARDEŞİMİZ UĞUR HÜKÜM ( İstanbul 1949 – Paris 2013 )
Cumhuriyet ’ te , “ Yenigün Avrupa ” da , “ avrupagun . eu ” da ve kitapçı dağıtımı yapılan üç aylık “ Kültür ” dergimizde hep omuz omuza olduk . Uğur Hüküm unutulması mümkün olmayan insanlardandı . Pırıl pırıl zekâsını , güleryüzünü , içtenliğini ve çalışkanlığını biz nasıl unutalım ? Osman Çutsay / Ömer Yaprakkıran SAYFA : 70
KÜNYE | IMPRESSUM
SAYFA : 94
3