neredeler, sakın ha! susacaksın! bağırmak da yok, ölmek mi! öleceksin� Gidip bu bestemi onlara çalıyorum. Çok �a�ırıp etkileniyorlar. Sonraki ziyaretlerde de bana bağlama çaldırıyorlar, dı�arıdan gelen bu çok meraklı afacana çok büyük sevgi gösteriyorlar. Ben de bunun farkında
Bu arada evdeki ortam nasıl, müzik aile ya�amınızın neresinde duruyor? olmanın keyini sürüyorum. Ve bu ziyaretler sonrasında ben daha bir siyasetle ilgilenmeye ba�lıyorum. Bu arada bağlamaya daha fazla yoğunla�ıyorum, klasik müzikle tanı�ıyorum ve Vivaldi dinlemeye ba�lıyorum
Bir ak�am bir sinemada SHP milletvekili Arif Sağ�ın da bağlama çaldığı geceye gidiyoruz ve ben sahnenin en önünde büyülenmi�çesine onu izliyorum; gözlerimi kırpmadan ve nefesimi tutarak. Hayran kalıyorum kendisine ve üstelik de ilk kez görüp dinliyorum; öncesi yok. O gece Arif Sağ�ı izlerken �Ben bu adamı geçeceğim� diyorum, kendi kendime; kafama koyuyorum orada.
TANER AKYOL- Bizim evde öyle pek müzik dinlenmiyor o zamanlar. Annem polis radyosunu ilan açıyor türkü dinlemek için, o kadar. Tipik bir Alevi ailesine özgü olabilecek deyi� dinlemek, cemden, Alevilik�ten söz etmek yok evde, kısacası Alevi kültürünü ya�amıyoruz. Adeta gizliyor annem ve babam bu kimliğimizi. Zaten dilimizi bilmiyorum, hiç duymamı�ım. Oysa annem ve babam Zazaca biliyorlar, ama konu�muyorlar.
Müzik ufkunuzu geni�leten ba�ka nelerden söz edebilirsiniz? TANER AKYOL- O sıralar Adil Arslan�ın ilk çıkan albümü Doğu-Batı Divanı�nıyla tanı�ıyorum. Bu da yine orloncu dükkanındaki çocuğun abisinin bir gün bana çekme bir kaset vermesiyle oluyor. �Allah allah ya, keman var, lüt var, bağlama var ilan� diyor �a�ırıyorum. Zülfü Livaneli�den dinlemi�im ama Adil Arslan�ın yaptığı ba�ka bir �eydi; �klasik Batı müziği orkestrası ile bağlama olabilir�i gösteriyordu o. Bu da bana yeni bir pencere açmı� oluyordu,
28