Önemli olan son derece özençli bir tutkuyu canlı tutmaktır . �Adil ve modern bir toplum tutkusu� her devir için geçerli bir tutkudur . Bu tutku 17 ve 18�inci yüzyıl Aydınlanma Çağı�nda da geçerliydi . Rousseau , Diderot , Voltaire ve arkada�ları kadar , 19�uncu yüzyıl İngiliz dü�ünür ve siyaset adamları Gladstone , Disreali devrinde de tüm heyecanıyla gündemdeydi . Bu hedeler İtalyan Risorgimento ( Yeniden Doğu� ) hareketinin de tutkusuydu . Bu tutku dün olduğu gibi bugün de geçerlidir .
- �Öfkelenin ! � çığlığınız , çağrınız veya belki bir Manifesto diye niteleyebileceğimiz çalı�manız , bütün yurtta�ları , bulacakları bir veya birkaç gerekçeyle ya�anan haysiyetsizliklere , çirkinliklere , haksızlıklara en azından �öfke� duymaya davet ediyor . Sizler için Naziler vardı , i�birlikçileri , i�gal vardı . Filistinliler için İsrail ’ in insanlık dı�ı ve �iddetli politikası var . Hedeler çok netti . Fakat günümüzde ortalama bir Fransız , Alman veya Türk genci , insanı pusulayı tamamen �a�ırmı� durumda . Anladığım kadarıyla siz gençliğe çok güveniyorsunuz . Her boydan ve soydan uyutucu ve uyu�turucunun bol olduğu günümüz tüketim toplumlarında insanlar , gençler kime ve neye kar�ı , nasıl öfke duyacaklar ? STÉPHANE HESSEL - Bu kitapçığın gerçek sorunu da bu sorunuzun cevabında düğümleniyor . Kitap , durumdan , gidi- �attan memnun değilim demeniz ve kızmanız , öfkelenmeniz gerektiğini anlatıyor . Ama bir adım daha ileri gidilebilmesi için nasıl yapılması gerektiğine dair yeterli ayrıntı aktarmıyor . Kitap bir dizi konuda ciddi boyutlarda cüretkâr meydan okumalar içeriyor . Özellikle gençliği kar�ı çıkması gereken konularla yüzle�meye , yüz yüze gelmeye çağırıyor . Bu taleplerin varlığını nasıl algıladıklarını , kabul görmeyen birtakım gerçek ihtiyaçların yetersizliğini teslim edip etmediklerini anlatıyor . İ�te davet , mesaj , tam bu noktaya odaklanıyor : Gençler bu durumların deği�mesi için çalı�maya , mücadeleye hazırlar mı ?
Aslında kitapta sıralanan talepler sadece birkaç örnektir . İletilmek istenen , insanların bizzat kendilerinin kabul edilmez buldukları noktaları öne çıkartmalarıdır . Çünkü herkesin talebi aynı olmayabilir . Ama sizler kendiniz için kabul edilemez bazı durumları yakalamı�sanız ve bunun için direnme arzusu ta�ıyorsanız , i�te o zaman gerçek bir yurtta� olma yolunda ilk adımı atmı�sınızdır .
Ancak daha önce belirttiklerimize rağmen öylesine iki büyük hedef var ki , her biri en azından sava� , i�gal , sömürgecilik kadar önemli ve dramatik . Bunların ilki , çok yoksullarla çok zenginler arasında büyüyen farklılıkta yatmaktadır . Konu hakkında çalı�an , istisnasız tüm iktisatçıların hemikir olduğu tespit , bu farkın son 30 yılda vahim derecede açıldığıdır . Üstelik yeryüzündeki a�ırı yoksulluk ve dengesizlik bütün ülkelerde büyümektedir . Hatta zengin ülkelerdeki çok derin yoksullukla , örneğin bazı banliyölerde hayatta kalma kavgası veren en yoksulla en zengin ve ölçüsüz servetler arasındaki uçurum tahammül edilmez boyutlara eri�mi�tir . Buralarda da aynı uyarıya ve / veya te�vike , durumun deği�mesi için mücadeleye , sosyal deği�imi vurgulayan siyasi bir partinin veya partilerin varlığına , desteğine ihtiyaç vardır .
İkinci hedefe gelince : Daha önce değindiğimiz bir husus yerkürenin bozulması . Bu noktada da davaya sahip çıkmak , angaje olmak çok önemli . Aynı kararlılık gerekiyor . Özellikle de , �böyle gelmi� böyle gider� diyerek kanıksayanlara , göz korkutanlara veya farklı yıldırmalara pabuç bırakmamak zorunlu . Bu davranı�-
90