Kaptan Amerika neden CEO
gibi çalışıyor?
Walt Disney’in Soğuk Savaş döne-
minde, özgürlük fikrinin Brütüs’ü
Ayn Rand ile kol kola girerek nasıl
Birleşik Devletler çapında köklü bir
cadı avına çıktığı bilinir. McCarthy
döneminin politik arenada gerçek-
leştirdiği adeta püriten soykırımın
gönüllü destekçileri ve fon sağla-
yıcıları rolündeki Warner Bros. ve
onun bilumum sektörel yol arka-
daşı, İncil-aile-ulus üçgeni dışarı-
sında ifade edilen bütün bir siya-
sal-kültürel çıkışlara Anglo-Sakson
liberalizminin kibirle bilenmiş kılı-
cıyla saldırırken, yüzyılımıza miras
kalacak olan bir enkazın da te-
mellerini atıyorlardı. Ve hayır, ne
yazık ki sadece Marvel’ın CEO’la-
rından birisinin Trump’ın danış-
manı olmasını kastetmiyoruz…
Mesele insan bilincinin kendisi-
nin farkına vardığı erken yaşlar-
dan başlayarak, soyut bir görsel
düzlem üzerinden sürekli olarak
zihinlere pompalanan birtakım
“kahramanlık” ölçütlerinin pes-
payeliği ve başka da hiçbir şey
değil! Modern kahraman, anladı-
ğımız kadarıyla, öncelikle bireydir
ve sadece bireydir ve bu bireyin
kahraman niteliği, onun var ola-
nı zor yoluyla nasıl ve ne kadar
yeniden üretebildiğine bağlıdır.
Finans kapitalin kahraman tipoloji-
si siyasal partiler üzeri olan bir aş-
kınsal muhafazakarlığa içkindir; bu
kahramanın felsefesi skolastiktir
ve değişim nerede yaşanıyorsa, o
hareket etmekte olanı durdurmak
amacıyla orada mevcut buluna-
caktır. Ancak bütün bunları geri-
de bırakan başka bir özelliği söz
konusudur kahraman algımızın:
Onlar kesinlikle ama kesinlikle sı-
radan insanlar olamazlar; bazıları
fiziksel-biyolojik bağlamda, bazıla-
rı ise zihinsel-düşünsel bağlamda
olağan insan ölçütlerinin “aşılmış”
olduğu bir “üst-insan” modeli-
dir. Kafelerde laflayan, duraklarda
otobüs bekleyen, bir birahane-
de çerez tabağının dibini sıyıran
veya yolda sigarasına ateş soran
insanlara düşen rol ise, kahraman
olanın üstünlüğüne dönük ses-
siz ve uslu bir siyasal kabullenişin
içerisinde olmasıdır. Zira Örümcek
Adam evreninin o meşhur sloga-
nıyla söyleyecek olursak, onlara
“büyük güçle beraber büyük so-
rumluluk” da bahşedilmiştir. Ve
elbette onlar, üzerlerinde herhan-
gi bir hukuki kontrol mekanizma-
sı kurulmasına gerek kalmadan,
bu sorumluluğun kişide yarattığı
muntazam hislerin eşliğinde en uy-
gun şekilde eyleme geçeceklerdir.