8 Noir 9 | Page 25

Kaptan Amerika neden CEO gibi çalışıyor? Walt Disney’in Soğuk Savaş döne- minde, özgürlük fikrinin Brütüs’ü Ayn Rand ile kol kola girerek nasıl Birleşik Devletler çapında köklü bir cadı avına çıktığı bilinir. McCarthy döneminin politik arenada gerçek- leştirdiği adeta püriten soykırımın gönüllü destekçileri ve fon sağla- yıcıları rolündeki Warner Bros. ve onun bilumum sektörel yol arka- daşı, İncil-aile-ulus üçgeni dışarı- sında ifade edilen bütün bir siya- sal-kültürel çıkışlara Anglo-Sakson liberalizminin kibirle bilenmiş kılı- cıyla saldırırken, yüzyılımıza miras kalacak olan bir enkazın da te- mellerini atıyorlardı. Ve hayır, ne yazık ki sadece Marvel’ın CEO’la- rından birisinin Trump’ın danış- manı olmasını kastetmiyoruz… Mesele insan bilincinin kendisi- nin farkına vardığı erken yaşlar- dan başlayarak, soyut bir görsel düzlem üzerinden sürekli olarak zihinlere pompalanan birtakım “kahramanlık” ölçütlerinin pes- payeliği ve başka da hiçbir şey değil! Modern kahraman, anladı- ğımız kadarıyla, öncelikle bireydir ve sadece bireydir ve bu bireyin kahraman niteliği, onun var ola- nı zor yoluyla nasıl ve ne kadar yeniden üretebildiğine bağlıdır. Finans kapitalin kahraman tipoloji- si siyasal partiler üzeri olan bir aş- kınsal muhafazakarlığa içkindir; bu kahramanın felsefesi skolastiktir ve değişim nerede yaşanıyorsa, o hareket etmekte olanı durdurmak amacıyla orada mevcut buluna- caktır. Ancak bütün bunları geri- de bırakan başka bir özelliği söz konusudur kahraman algımızın: Onlar kesinlikle ama kesinlikle sı- radan insanlar olamazlar; bazıları fiziksel-biyolojik bağlamda, bazıla- rı ise zihinsel-düşünsel bağlamda olağan insan ölçütlerinin “aşılmış” olduğu bir “üst-insan” modeli- dir. Kafelerde laflayan, duraklarda otobüs bekleyen, bir birahane- de çerez tabağının dibini sıyıran veya yolda sigarasına ateş soran insanlara düşen rol ise, kahraman olanın üstünlüğüne dönük ses- siz ve uslu bir siyasal kabullenişin içerisinde olmasıdır. Zira Örümcek Adam evreninin o meşhur sloga- nıyla söyleyecek olursak, onlara “büyük güçle beraber büyük so- rumluluk” da bahşedilmiştir. Ve elbette onlar, üzerlerinde herhan- gi bir hukuki kontrol mekanizma- sı kurulmasına gerek kalmadan, bu sorumluluğun kişide yarattığı muntazam hislerin eşliğinde en uy- gun şekilde eyleme geçeceklerdir.