2015-2016 | Page 13

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde mavi geceler Kaz Dağı’ndan yıldızlarını toparlayıp yerini bulutların arkasından turuncu, mor ve pembe entariler içinde süzülen güneşe bırakır iken, babası Sarıkız’ı Kaz Dağları’nda terk etmiş. Vicdanına sığdıramayanlar onu bir efsaneye, dağlarda dolaşan bir ermişe dönüştürmüş. Efsaneler dilden dile değişmiş abartılmış ve Balıkesir’in sembolik hikayesi olmuş. Sarıkız türbesi olan yere Sarıkız Tepesi, Baba türbesi olan yere Baba Tepesi, kaz tüylerinin bulunduğu yere Kaz Avlusu ve dağın bir bölümüne ise Babadağı adını verirmişler. Mezarının bulunduğu tepeye Sarıkız demişler bir de sembolik kabir yapmışlar ve heykel dikmişler. Büyüğünden küçüğüne herkesin dilinde bir Sarıkız. Sorsan onlara kolu Edremit Körfezi’ne kadar uzayan ermiş derler. Anlarlar mı bilinmez efsanenin altındaki acıklı temayı ama Google sarışın kız diye yazmayı, kahvehanenin yanındaki meydanın ortasında duran testili putu bilirler. Sarıkız efsanesi sadece çürümüş, kokuşmuş uydurma bir masaldır belki ama insanlar bu masalı her gün dinleyip tanık olduklarını fark etmezler. Efsaneler yaratılacak bir zaman değil 21. Yüzyıl. Yıl 2014, yer Çanakkale. O efsanenin geçtiği Kaz Dağları’nın köşesindeki huzurlu bir kasaba değil belki ama o dağlara çok yakın, Kaz Dağlarının rüzgarlarını soluyabilen bir köy. Toplumun kadınlar üzerindeki baskısı ve bu baskının yarattığı acıları konu almış hikaye, gene masum bir karakter oluyor hikayenin sonunda dünyaya karşı kız olduğu için bir sıfır yenilen… Geçmişten SARIKIZ EFSANELERİ günümüze taşınan ilkel fikir aynı fakat bu sefer efsane değil anlatılanlar, evvel zaman içinde kalbur saman içinde diye başlanılmaz anlatılmaya gerçeğin yaralayan tarafları. Sarıkız gibi her gün talipleri gelmiyor ama o gün telefonuna bir mesaj gelmiş Buse’nin. Sarıkız’ın kimsenin tavuğuna kış demeyen babası değil de, 54 yaşında bir motor tamircisi bu sefer hikayenin dram yaratan karakteri. Babası, Buse hakkında çıkan dedikodular yüzünden cinnet geçiriyor sarının kızıla çaldığı serin bir kasım akşamında, kızını döverek öldürüyor, sonra damdan düştü diye hastaneye götürüyor. Bizler akşam eve yorgun argın dönüyoruz, rasgele kanallarda gezerken “Baba kızını döverek öldürdü !” manşetini görüyoruz, kırmızı bir şerit üzerine beyaz harflerle yazılı. Durup okuyoruz sonra değiştiriyoruz kanalı. Bir iki dakika derinden etkiliyor bizi sonra unutuyoruz, tıpkı ötekileri unuttuğumuz gibi. Sarıkız sadece herkesin bildiği kuru bir efsane yaratıp, kulak doldurmak için mi terk edildi soğuk Kaz Dağları’nda? Sadece heykeli dikilip birkaç tepeye adı verilsin diye mi kulaktan kulağa dolandı bunca senedir? Eğer hala günümüzde kadınlar Sarıkız ile aynı kaderi paylaşıyorsa neden öldü Sarıkız? Milli değerimiz ise efsaneler, biri sorduğunda efsaneler kültürümüzü oluşturur diyebiliyorsak göğsümüzü gere gere, eğer gerçekten toplumumuzun gerçeği ise ölüme terk edilmişin üzerinden efsane yazıp gelecek nesillere nasihat vermek, neden hala 290 kadın öldürülüyor sadece bir senede? Eğer değersizse hala kadınlar, bir vesveseye kurban verilebilecek kadar basit bir varlıksa Buse ve Sarıkız gibi babalarının ve başkalarının gözünde, o zaman bu halk daha çok Sarıkız efsaneleri yazacak ta ki bu ilkel düşünceye dur denene kadar. Doğa BULAT 9-B THE CLAPPER 2015 - 2016 13 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ZÜMRESİ