2014-2015 | Page 119

UYKU VE BEYİN Yaşamımızın neredeyse yarısını garip bir durumda geçiriyoruz. İnsan türü olarak, genelde gece saatlerinde, bilincimizi tamamen yitirdiğimiz, bedenimizin kontrolünün tamamen elimizden çıktığı ve ara sıra hiç tanımadığımız âlemlere zihnen dalıp çıktığımız; adına da “uyku” dediğimiz bir dönem bu. Günün yaklaşık içte biri kadar bir süreyi bu görünüşte son derece verimsiz ve atıl durum için harcamak zorundayız gibi gözüküyor. Uyku sadece bizim mecbur olduğumuz özel bir durum değil. Memeliler dediğimiz geniş canlı grubunun hemen her üyesi, uyku uyur ve bu durum bizler gibi hayatlarının çok önemli bir kısmını işgal eder. Hal böyle olunca, insanlığın düşünce tarihinde de uyku ve uykuyla ilgili konular pek önemli bir yer tutmuş. Fakat uyku hakkında bilimsel olarak bildiklerimizin büyük çoğunluğu son 5060 yıldır yapılan çalışmalardan geliyor. Uyku hakkında ilk bilmemiz gereken gerçek, uykunun beden için değil, beyin için gerekli bir süreç olduğudur. Genellikle uyku sürecini “dinlenmek” ile eşdeğer olarak algılama eğilimimiz olsa da, bedensel dinlenme, uykunun sadece bir yan etkisidir aslında. Bedeniniz, sessizce uzanıp bir süre hareketsiz kaldığınızda rahatlıkla dinlenebilir; fakat beynin “dinlenmesi” o kadar da kolay bir süreç değil. Gün boyu hem dışarıdan hem de bedenimizden kaynaklanan trilyonlarca bitlik bilgiyi işlemek zorunda kalan beynimiz, algılama sistemlerinin düzgün çalışması için her gün periyodik olarak bir “bakım” dönemine ihtiyaç duyar. İşte bu bakım döneminin adına biz uyku diyoruz. Uyku, temel mekanizması itibariyle beyinde başlatılan ve esasen beynin doğru işlev görebilmesi için gerekli olan bir süreçtir. Beynimizin en alt kısmında, boynumuzun üst tarafında bulunan “beyin sapı” dediğimiz sinir sistemi parçası, otomatik ve yaşamsal işlevlerimizi kontrol eden sinir hücresi topluluklarını içerir. Kalp atım ritmimiz, soluk alıpvermemiz, yutmakusma gibi reflekslerimiz ve daha birçok yaşamsal işlev, bu bölgelerdeki sinir hücreleri tarafından otomatik olarak kontrol edilir. Beyin sapı bölümünde ayrıca, milyonlarca sinir hücresinin birbirlerine karmaşık bir şebeke olarak bağlandığı ve beyin dokumuz içerisinde önemli bir yer tutan “ağsı oluşum” (retiküler formasyon) denen bir yapı da yer alır. Beynimiz uykusuz yapamaz. Uykunun önemini en güzel gösteren gerçek, yunus ve balina gibi sucul memelilerin, denizde yüzerken nasıl uyuduklarına bakıldığında görülür. Bu hayvanlar havadaki oksijeni solumak durumunda olduklarından, suyun içinde uyuduklarında boğulma riski yaşayacakları açık. Bundan dolayı yunuslar ve balinalar, uyku dönemleri boyunca beyin yarımkürelerinin bir tanesini uyutup diğerini uyanık tutarlar. Böylece dönüşümlü olarak uyuyan yarımküre dinlenirken, diğer uyanık yarımküre, hayvanın hayatta kalmasını sağlar. Öğrenme ve Uyku Öğrencilikte neredeyse adettir: Sınav zamanı yaklaştığında uykusuz geceler, bol kahveli çalışma seansları bütün biyolojik ritimleri alt üst eder. Uykunun gerçekten doğal ve içsel bir “saat” mekanizması tarafından ayarlandığını biliyoruz; mesela bir insan dış ortamdan tamamen yalıtılmış bir ortamda birkaç gün tutulursa, uykuuyanıklık döngüsünün yaklaşık 25 saatlik bir döngü boyunca otomatik olarak tekrar ettiği görülür. Dolayısıyla uyku ve uyanıklığımız sadece dış dünyanın bize verdiği zaman belirleme sinyalleri (zeitgeber) ile değil, aynı zamanda içimizde (beynimizde) yer alan ritmik zaman ölçüm sistemleri tarafından da belirlenir. Fakat özellikle genç öğrenciler, sınav zamanı yaklaştıkça bu ritme karşı koyarak “daha fazla uyanık kalmak ve daha çok çalışmak” için ellerinden geleni yaparlar. Uyku, beynimizin öğrendiği bilgileri “pekiştirmesi”, yani uzun süreli kullanım için depolayabilmesi adına çok önemli bir süreçtir. Bu basit gerçekten yola çıkarak söylenebilecek çok belirgin şeyler var. Sağlıklı ve verimli bir öğrenme için zamanında ve yeterli düzeyde bir uyku şart. Özellikle REM uykusu, öğrendiğiniz yeni şeylerin uzun süreli kayda geçmesi için önemli. Bunun yanı sıra, gece uykusu sırasında salgılanan başta mela- THE CLAPPER 2014 - 2015 119 REHBERLİK ZÜMRESİ