İNÜ Bülten 45.İNÜBÜLTEN | Page 55

yaşarız. Bu açıdan bu yapılan çalışma son derce önemli bir çalışma.” şeklinde konuştu. Türk Tarih Kurumu Başkanı Refik Turan ise çalıştay hakkında şu ifadeleri kullandı: “Öncelikle bu güzel çalıştayımız hayırlı olsun. İlk çalıştayı gerçekleştiren arkadaşlara teşekkür ettikten sonra Malatya 2.sini gerçekleştiren arkadaşlara ayrıyeten teşekkür ediyorum. Ben Malatya’da olmaktan mutlu oldum. Tarih diyoruz tarihin kökeninde var olan şehirlerden bir tanesi. Elbette 81 vilayetimiz var ama 81 vilayetin içeresinde hem tarihen hem de bugünkü varlığıyla ön sıralarda yer alan bir şehir Malatya. Malatya daha sonraki tarihler içerinde gerek beylikler gerek Osmanlı tarihinde var olmuştur. O bakımdan da sıradan bir şehirde bu çalıştayı yapmıyoruz. Tarih bilinci hakikaten milletlerin oluşumunda bir araya gelişinde belki birinci derecede. Çok eski çağlardan beri şöyle ya da böyle tarih ve tarih bilinci hep olacaktır. Atatürk Türk Tarih Kurumunu 1931’de kurmuştur. Bu da çok isabetli bir kurum çünkü yurt içi değil yurt dışında da çıktıktan sonra ben yurdumuzun ne kadar önemli olduğunu idrak ediyorum. Yani inanın bütün Avrupa ülkelerindeki benzer kurumlar bizim kurumumuza hayranlıkla bakıyor. Bizim kurumlarla iş birliğine can atıyorlar. Çünkü öyle ya da böyle bir gücü var. Hayranlık uyandıran gıpta duygusu taşıttıran bir kurum Türk Tarih Kurumu. Burada sizden çok iyi fikirler ürünler çıkacağını inancıyla hepinize saygılar sunuyorum.” Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdulkadir Donuk “Genel Türk Tarihi’nin sahası çok geniştir. Türk tarihi, başından bugüne kadar gelen konular içerisine yer alıyor. Yani Osmanlı’nın dışında ne varsa bizi ilgilendiriyor. Genel Türk Tarihi’nin sıkıntıları en başta çok yabancı dil bilmemiz gerekiyor. Bütün dünya dillerini bilmek lazım, bizim hakkımızda aleyhimizde ve lehimizde yazılar yazılmış bunları bilmemiz gerekiyor. En aşağı 15-16 dil bilmemiz gerekiyor. Tabi insanın bu kadar dilli bir araya getirip bilmesi mümkün değil. Öğrensen o dillerdeki kaynakları bir araya getirmesi mümkün değil. Biz tarihimizi bir bütün olarak ele alamıyoruz. Biz bir devreye giriyoruz ne öncesini ne sonrasını bilemiyoruz. Bu devreleri çok iyi biliyoruz fakat bazı konularını bütünleştiremiyoruz.” dedi. Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Alpergu “Bütün arkadaşlarla görüştüğümüzde şöyle bir problem ortaya çıkıyordu. Biz meselelerimizi kendi aramızda tartışamıyorduk. Bunu bir platform içinde yapalım ama nasıl yapacağız ve tek tek bu düşüncelere bir ölçüde fiiliyata geçirilmesine geçen sene Tuzla’daki o çalıştayda başladı. Çok arkadaşın desteğini gördük ve çok arkadaşın emeğini gördük. Bunlar bir araya getirildi. Bundan sonra metot, sınırlar, problemler, problem çözümleri üzerinde konuştuk. Bundan sonra biz buna bir yön vermemiz lazım, bir yol ortaya koymamız lazım. Bunun üçüncüsü yordam vaziyetinden değil başka bir şekle bürünerek devam etmesi gerekir.” şeklinde konuştu. İnönü Üniversitesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Salim Cöhce “Genel Türk Tarihi’nin meselelerini bütün Türk tarihinden ayrı düşünemeyiz. Toplumların, insanların tek başına havzasını oluşturan tarih ilmi, aynı zamanda tarihi birikimi ilk andan itibaren süreçsiz, kesintisiz ve süreklilik arz eden canlı kendisini yenileyen geliştiren bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Genel Türk Tarihin bir başlangıç noktasını belirlememiz yanlış olacağını düşünüyorum.” ifadelerini kullandı. Cöhce “‘Milletler Tarihini niye okurlar?’ niye yazarlar, müspet bilimler ile aynı amaç doğrultusunda olduğu için diyenler olabilir ama tarih burada biraz farklı. Bazı milletler tarihi belli maksatlarla okutuyor ve belli değerl