7- Son iki asırda İslam toplumları, kutsalı hayatın merkezinden çıkaran modernizmin ve sekülerizmin meydan okumaları ile karşı karşıya kalmıştır. İslam düşüncesi bir yandan bu meydan okumalara cevap vermeye çalışırken diğer taraftan da kendi içinde, tutarsız yeni yorumlara muhatap olmuştur. Bunun sonucu olarak Müslümanlar kendi gündemlerini oluşturmak yerine modernitenin dayattığı gündemlerle meşgul olmuşlardır. O halde İslam toplumu, geçmişin ilmî birikiminden de yararlanarak günümüzü iyi analiz edip karşı karşıya olduğu sorunlara bilimsel çözümler üretmelidir. Bu çerçevede İlahiyat ve İslamî İlimler Fakülteleri, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü dayanışma içerisinde olmalı ve koordineli çalışmalar yapmalıdır. Bu bağlamda, akademisyenlerin Diyanet İşleri Başkanlığı hizmetlerine katkıda bulunmaları ve vaaz, irşat, cami dersleri, manevi danışmanlık ve rehberlik faaliyetleri gibi çalışma alanlarına fiilen destek sunmaları önem arz etmektedir. Aynı şekilde Diyanet İşleri Başkanlığı da İlahiyat ve İslami İlimler Fakültelerinde yapılan bilimsel faaliyetlere imkân ölçüsünde gerekli desteği sağlamalıdır. Özellikle İslamofobi, din istismarı, şiddet, etnik-mezhebî taassup gibi problem alanlarında adı geçen kurumların güçlü bir iş birliği içerisinde olmaları kaçınılmazdır.
8- İslam, barış ve rahmet dinidir. Bireylerin onurunu ve hukukunu kutsal kabul etmiştir. Bu bağlamda her türlü zulmü, haksızlığı, kargaşayı, fitneyi, fesat ve tefrikayı yasaklamış; adaleti, hakkaniyeti, barışı, huzuru, birlik ve beraberliği emretmiş ve yüceltmiştir. Ne yazık ki bu evrensel değerlere itibar etmek istemeyen küresel emperyalist güçler, demokrasi, insan hakları, diyalog, barış ve huzur gibi kavramların da içini boşaltmak suretiyle sinsi planlarla ülkemizi bölmeye ve zayıflatmaya çalışarak içerde ve dışarda, bölücü terör örgütlerinin hedefi haline getirmişlerdir. Bu maksatla ülkemizde ve sınırlarımızı çevreleyen bölgelerde kan döken, masum insanların canına kıyan FETÖ, PKK / PYD ve DEAŞ gibi terör örgütleri ve bunların uzantılarını maşa olarak kullandıkları ibretle müşahede edilmektedir. Yetişen nesilleri bu örgütlerin tuzağına düşmekten kurtarmak için sahih kaynaklara dayalı, hurafelerden arınmış, şahıslar yerine değerleri üstün tutan, şeffaf ve denetlenebilir bir din eğitimi verilmesinin önemi bir kez daha anlaşılmıştır.
Son olarak, Zeytin Dalı Harekâtı’ yla elde edilen başarıda emeği geçen bütün devlet ricalimizi, kahraman ordumuzu ve güvenlik güçlerimizi, birlik içerisinde hareket eden milletimizi şükranla yâd ediyor; bu uğurda canlarını feda eden şehitlerimize Allah’ tan rahmet, gazilerimize de sağlık ve şifa diliyoruz.”
Haber: Merve İNAN- Kübra YILMAZ
İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ HABER BÜLTENİ
30