ataerkiyi devirmeyi desteklediğini,
ne de sosyalist/materyalist
feminizmin yaptığı gibi toplumun
ekonomik, politik ve sosyal
yapısının radikal değişimini savunduğunu
farz edersek burjuva/liberal
feminizm politik
olarak en zayıf feminizm türü
olarak belirlenmiştir. Her feminist
dinamiğin ayrıca sanatsal
karşılığı da vardı: burjuva/liberal
feminizm geleneksel gerçekçi
formlara bağlı kaldı ama geleneksel
dramatik yazının sınırları
içerisinde daha çok kadın rolü
yaratmaya da çalıştı; radikal/
kültürel feminizm fikirleriyle ve
ihtimalleriyle (yeni Fransız feminist
teorilerden büyük ölçüde
etkilenmiş fikirler) ilişkilendi;
sosyalist/materyalist feminizm
kendi sanatsal biçimini sunuma
dayalı formların, tekniklerin ve
performans kayıtlarının Brechtyen
miraslarında buldu.
Bununla birlikte, 80’lerdeki
medyanın feminizme olan tepkisi,
geniş ölçüde desteklenen “zirvedeki
kız feminizmi” (Churchill
oyununda bu deyimi eleştirmiştir),
ve sonrasında 90’ların ve
İkinci Dalga Feminizminin değerlerine
ve politikasına meydan
okuyan daha yeni, Üçüncü Dalga