GİRESUN ŞEHİR EFSANELERİ
GİRESUN ADASI EFSANESİ İsrailoğuları altından Hz. yusuf ' un bir heykelini yaparlar. Mısır ' dan göç edip Filistin ' e vardıklarında, Musa ' dan heykeli getirmesini isterler. Musa ' da bir mucize ile heykeli Filistin ' e getirir. Burada Fenikeliler ' in eline geçen heykel, Kıbrıs ' a götürülür. Yunanlılar heykeli buradan alarak Olimpos dağına yerleştirirler. Pers İmparatoru Dara( Dareios) Anadolu ve Yunanistan ' ı ele geçirince bu heykeli Mısır ' a geri verir. Bundan sonra heykel yine fenikeliler ' in eline geçer. Onlar da Aretias Adası ' na yerleştirilirler. Heykeli almak için Yunanlılar ' ın 40 kez adaya saldırdıkları söylenir. Farnakes, Giresun ' a egemen olunca, heykeli adadan alarak kalede bir tapınağa yerleştirir. Buraya Kufa kuyusu ' ndan su bağlandığı ve kanalın Lonca ' da Meryemana Tapınağı ' ndaki çeşmeye açıldığına inanılır.
SEYYİD VAKKAS EFSANESİ Seyit Vakkas Peygamber soyundan gelmektedir. Efsaneye göre İslam Orduları nın Giresun ' u alması için bir fındık kabuğuyla denizleri aşarak Giresun ' a gelmiştir. Orduyu da günlerce bir fındık içi ile beslemiştir. Tarihi kaynaklarda Bu isimde birisinin Giresun ' un Rum Pontus İmparatorluğundan alınması sırasında bir çok yararalılıklar gösterdiği anlatılmaktadır Şebinkarahisar Kalesi ' ne ilişkin efsane Uzun süre Şehrin kalesini kuşatıp teslim olmalarını bekleyen düşman orduları nı yanıltmak için kuşatma altında kalan kale komutanı, kaledeki kireç taşlarının öğütülüp kaleden aşağı savrulmasını ister. Dediği yapılır. Kale burçlarından savrulan beyaz tozları gören düşman nedir diye araştırılmasını ister.. Yapılan araştırmalarda kaleden atılanların depolarda çürümeye yüztutmuş iaşeler olduğu söylenir. Bunun üzerine düşman kuşatmayı kaldırır ve çekilir.
SAĞRAK GÖLÜ EFSANESİ Şebin karahisar kalesi üzerinde Sağrak Göl denilen bir göl vardır. Her gün çok güzel bir kız, buraya su almaya gider. Bir gün ayağı kayar ve suya düşer, günlerce aranır fakat bulunamaz. Yası tutulur, mevlütleri okunur. Ama bir kaç gün sonra kaleden 1 km uzaklıkta ve 700 metre aşağıdaki Çatal Göl ' den sapasağlam çıkar. Söylenceye göre kız o kadar güzeldir ki sular bile onu boğmaya kıyamamıştır. Yaşmaklı ağaç efsanesi Giresun ' un Tirebolu-Güce nahiyesinde söylenegelen efsaneye göre Her yazbaşı havaların ısınmasıyla köylüler sürülerini eşyalarını alıp yaylalara çıkarlar. Bu çıkışlar uzun sürdüğü için yollarda han adı verilen konaklama yerleri vardır. Buralarda halk geceye kalınca konaklar sabahleyin yola devam edermiş. Yine bir yaz başı köylüler yaylaya çıkarken uzun yolda vakit geçer akşam olur bir handa mola verirler. Gece herkes yatmaya çekilir ve istirahatini yapar. Sabah namaz vakti kadının biri namaz kılmak için dışarı çıkar ve bütün ağaçların secdeye kapanmış olduğunu görür. İçeriye girip haber verirse insanları kaldırıncaya kadar secdenin biteceğini anlatsa insanların inanmayacağını düşünür ve aklına, başında bulunan yaşmağın bir ağacın ulaşılamıyacak en ince tepesine bağlanması gelir ve düşündüğünü yapar. Sabahleyin insanlara gördüklerini anlatınca kimse inanmak istemez o da delil olarak başındaki yaşmağı bağladığı ağacın tepesini gösterir. Bundan sonra yörenin adı Yaşmaklı Ağaçbaşı olarak kalır.
SİS DAĞI GELİNKAYA EFSANESİ
Uzun mu uzun, ama çok çok uzun yıllar önce, güzel bir gelin varmış. Bu gelinin, çok sevdiği kocasıyla bir de çocuğu varmış. Karı kocayla birlikte oturan bir de yaşlı kaynana varmış. Bu ailenin geçimi, hayvancılığa dayalıymış, küçük baş, büyük baş hayvan besliyorlar, çobanlık yapıyorlarmış. Yaşlı kaynana, karı- koca- çocuk üçgeninden oluşan bu mutlu ailenin mutluluğunu gölgeliyormuş. Kaynana çok titiz, kavgacı, yüzü gülmez, gürültücü, sert ve geçimsiz birisiymiş. Cadaloz, yöresel deyişle ' acuze ' nin tekiymiş. Hele hele genç gelinine karşı çok sert, kırıcı ve acımasızmış. Genç gelin, çoktan bu yaşlı acuzeyi terkedip gidermiş ya, ne var ki kocasını ve çocuğunu çok seviyormuş. Bu sevginin verdiği güçle, kaynanasının baskı ve işkencelerini göğüslemeye çalışıyormuş. Günlerden bir gün, genç gelin, yanında çocuğuyla birlikte, Sis Dağı ' nın yamaçlarına inekleri otlatmaya gitmiş. İneklerden biri, Sarıkız diye adlandırılan, çok hoyrat, dikbaşlı, ötekilere uymayan, onlardan ayrılıp ormanın derinliklerine giden bir hayvanmış. Genç gelin, bebeğini avutup emzirirken, Sarıkız kaşla göz arasında yok olmuş. Öteki sığırlardan ayrılıp, ormanın derinliklerinde yitip gitmiş. Gelin, neden sonra ineğin yokluğunu, yittiğini farketmiş, aramaya başlamış. Genç gelin, Sarıkız ' ı bulabilmek için Sis Dağı ' nı dolanıp durmuş, her yanı aramış. Ama yok, yok, yok. Yer yarılmış da sanki Sarıkız onun içine girmiş, aramadık yer bırakmamış, ama yine yok. Akşam yaklaştıkça, gelinin yüreğini korkular daha çok sarmış. Hem de bu kez, iki kat korkmaya başlamış: eve gitse, ineksiz, Sarıkız ' sız nasıl gidecek? Burda, ormanda kalsa, börtü böceğin, kurdun kuşun elinde nasıl kalacak? İşte böyle, iki katlı, iki yanlı korkular kaplamış körpecik yüreğini. Tanrının günü kendisiyle kavga, gürültü yapan kaynanaya yeni silahlar verecekti. İşte bu nedenle, gelinin yüreğinde kat kat korkular yığılmış. Öyle korkular yığılmış ki " Sis Dağı kadar." Eve gitmesi de, ormanda gecelemesi de olanaksızmış. Ne yapsın? Umarsız, çıkar yol bulamayan genç gelin, çocuğu sırtında, bir süre daha ormanda dolanmış, aramış. Hiçbir şey, hiçbir iz bulamamış, ağlamış, gözyaşları akan derelere karışmış. Karanlık bir iyice bastırıp, gecenin yüreklere korku veren sessizliği çökmüş, her yanı kaplamış. Korku, nerdeyse elle tutulur olmuş, gelinin tüm dokularına işlemiş. Artık yapabileceği hiçbir şey yokmuş. Son bir çabayla, " Tanrım, ya beni kuş et uçur, ya da taş et dondur." Diye yakarmış. Gelinin yalvarışları kabul olunmuş, o anda taş olup donmuş, öylece, sırtındaki çocuğuyla kalakalmış. İşte o gün bu gündür, Sis Dağı ' nın yamacına yaslanmış olan Gelinkaya, sırtında çocuğuyla, gelip geçenlere, binlerce yıl ötesinden, kendi öyküsünü anlatıp durur.
MEŞHUR GİRESUNLULAR 1-BAŞBAKAN YARDIMCISI NURETTİN CANİKLİ 2-CAN AKENGİN 3-OZAN ARİF 4-TEOMAN 5-AZİZ NESİN 6-RAHŞAN ECEVİT 7-NİHAT KAHVECİ 8-GÖKDENİZ KARADENİZ 9-TOLGA SEYHAN 10-CEYHUN ERİŞ 11-BEDRİ RAHMİ EYÜPOĞLU 12-SEYYİD VAKKAS 13-GAZİ TOPAL OSMAN AĞA 14-KENAN IŞIK 15-ÖZTÜRK SERENGİL 16-SEREN SERENGİL 17-İLKER YASİN 18-ŞENES ERZİK 19-SALİH MEMECAN 20-TOPRAK SERGEN 21-BURAK SERGEN 22-MEHMET ASLANTUĞ 23-HİLAL CEBECİ