rağmen bazı arkadaşlarımız küfür ederek sözel zorbalığa başladı. Tabi ki bizde
karşılık verince olaylar büyüdü ve fiziksel zorbalığa döndü. Öğretmenimiz
yanımıza gelerek bizi ayırdı. Kıyafetlerimiz yırtılmış, saçımız başımız dağılmış bir
haldeydik. Öğretmenimiz bize çok kızdı. Hoşgörülü, saygılı olmamız gerektiğini,
kazanmanın da ve kaybetmenin de doğal olduğunu neden böyle davrandığımızı
anlayamadığını söyledi. "Sizlere yakıştı mı bu davranışlar ve sözler?" deyince, ben
kendimi çok kötü hissettim. Sonuçta bir sınıf maçı kazansak ya da kaybetsek ne
fark eder, bu hale nasıl gelebilmiştim! Bu olaydan sonra soğukkanlı olmanın
önemini daha iyi anladım. Onların yaptıkları sözel zorbalık yanlıştı ve biz bunu
öğretmenimize söyleyebilirdik. Olaylar büyümezdi. Biz de karşılık verince fiziksel
zorbalığa
uzanan
bir
süreç
başladı.
Bu
olayda
öğretmenimden
öğrendiğim "Yanlışa yanlışla karşılık verme." sözü halen hayatıma yön veren
sözlerdendir. Öğrencilerime de bu sözü sık sık hatırlatırım ve "Yanlışa yanlışla
cevap
vererek
haksız
duruma
düşmeyin.
Hakkınızı
arayın
ama
zorbalık
yapmadan." diyorum.
SEDA GÖÇHAN
TÜRKİYE GAZETECİLER CEMİYETİ ORTAOKULU
Birçoğumuz gibi ben de zorbalığa maruz
kaldım . Benim
ortaokul yıllarıma
zorbalık
denk
hikayem
düşüyor.
İyi
göremediğim için doktora gitmiştik ve
gözlük takmam gerekiyordu. İşte o benim için bir kabustu. Çünkü o yıllarda