Yıldız İşletme Kulübü Profil Dergisi 2015 | Page 105

Profil 2015 Profil 2015 Araştırma Araştırma Erdem TÜRKEL [email protected] içine giriyordu. Henüz düşük yoğunluklu sığınmacı akınına çözüm bulunamamışken 2015 yılının ikinci çeyreğinden itibaren –gelecekte Suriye veya Suriye’ye komşu olan ülkelerde yaşamak istemeyen- pek çok Suriyeli’nin de Avrupa’ya yönelmesi ile yepyeni bir kriz durumu ortaya çıktı. Oysa Avrupa, birden ortaya çıkan bu insani durumu öngörememiş ve hazırlıksız yakalanmıştı. Avrupa devletlerinin ortak bir içtihatta buluşamamış olmasının da etkisiyle, belirsizlik başta Schengen Bölgesi olmak üzere tüm Avrupa’da karışıklığa sebep oluyordu. Devletler düzeyindeki sorunlara ek olarak Avrupa’nın çeşitli bölgelerinde yaşayan insanlar arasında da keskin görüş ayrılıkları söz konusuydu. Kimi yerlerde sığınmacılar sevgi gösterileri ile karşılanırken kimi yerlerde ise çeşitli saldırılara maruz kalıyorlardı. Barış içinde, huzurlu bir yaşam arzusuyla başlayan yolculuklar zaman zaman mutlu son ile biterken zaman zaman büyük trajediler yaşanıyor ve dünya kamuoyu bu trajediler karşısında bir kez daha vicdan muhasebesi yapmak zorunda kalıyordu. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra, bugüne kadar Avrupa’da görülen en büyük göç dalgasına ve bu göç dalgasının oluşturduğu çok katmanlı sonuçlara karşı hala tam bir çözüm bulunabilmiş değil. Her dünya vatandaşı gibi temennimiz ‘Yurtta Barış, Dünyada Barış’ anlayışıyla tüm dünyada huzurun egemen olması ve insanları göç etmeye zorunlu kılan tüm şartların ortadan kalkmasıdır. Mülteci sorununa Türkiye bazında ayrı bir parantez açmak gerekirse; ülkemiz, Suriye’de beliren kaos ortamında ana vatanlarından göç etmek durumunda kalan binlerce Suriyeli’ye kaosun belirdiği ilk günden itibaren kapılarını açmıştır. Bir insanlık trajedisinin yaşandığı Suriye’deki savaş ortamına, Türkiye’nin kayıtsız kalmaması bütün dünya devletleri için örnek teşkil etmiştir. Ancak; Suriye’deki durum iyi analiz edilememiş, orta ve uzun vadedeki tahminler yanlış çıkmıştır. Bunun üzerine bir zamanlar psikolojik sınır olarak kabul edilen 100.000 mültecinin çok üstünde bir 105 rakam Türk topraklarına göç etmeye devam etmiştir. Gelen yoğun göç ile birlikte sınır güvenliğinde ciddi zafiyetler ortaya çıkmış, yasadışı göçlerin önüne geçilememiştir. Bugün Türkiye’de, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ve AFAD verilerine göre 1.7 milyonu kayıtlı olmak üzere 2 milyondan fazla mültecinin olduğu tahmin edilmektedir. Oysa Suriye’ye komşu tüm ülkelerdeki mülteci sayısının 3.9 milyon civarında olduğu öngörülmektedir. Bu veriler ışığında anlaşılmaktadır ki, Türkiye mülteciler konusunda yükün büyük kısmını tek başına üstlenmiştir. Bu kontrolsüz göç dalgası ülkemizde ciddi güvenlik, barınma ve işsizlik sorunlarına neden olmuştur. Anlaşılan o ki Suriye’deki belirsizlik sürdüğü müddetçe Türkiye hatalı politikalarının bedelini ödemeye devam edecektir. Ve dünya ülkeleri Suriye’deki savaşa kayıtsız kaldığı sürece de öngörülemeyen yeni durumlar ortaya çıkacak, insani trajediler dünya kamuoyunun gündeminden uzunca bir süre daha düşmeyecektir.