Yeni Vatan weekly Turkish Newspaper May 2017 Issue 1892 | Page 5
YENİ VATAN TURKISH NEWSPAPER
KONUK
YAZAR
Arslan
BULUT
Şimdi de alenen «şehir devletleri»
propagandası!
Kenan Tüfekçi, mesajında, “Yazı-
nızda ‘Son anayasa değişikliklerini
yazanlar, yazdıranlar da açıkça ye-
rel meclislerden, özerk şehirler ve
bölgelerden hatta üniter yapı için-
de eyalet sisteminden bahsetme-
diler mi?’ diyorsunuz. Sözcü’de
yayınlanan bir haber var. Sizin
2001 yılında belgelediğiniz,
CFR’den gönderilen programda
öngörülen ‘şehir devletleri’ dayat-
ması şimdi açıkça savunuluyor.
Sözcü, bu haberi neden olduğu
gibi yayınladı?” diyor.
Sözcü’deki haberin başlığı “Eko-
nomiyi şehir devletleri kurtarır”
şeklinde! Sayime Başçı imzalı ha-
berin spotunda da “Antik Yunan
dönemindeki yönetim sistemi
olarak bilinen şehir devletleri,
yeniden benimsenmeye başlan-
dı... Türkiye’nin bunu ıskalama-
ması için 13 yıllık süre kaldı”
deniliyor!
Haberin içinde bu sözlerin İstanbul
Politikalar Merkezi Direktörü Başka-
nı ve Sabancı Üniversitesi Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Fuat Keyman’a ait
olduğu veriliyor.
Habere göre, hazırlanan bir rapor-
da yıllar önce MHP’nin “Tarım
Kentleri”, CHP ve DSP’nin “Köy
Kentler” olarak savunduğu, cazi-
be merkezleri oluşturarak kalkınma
modeli eleştiriliyor!
***
Öte yandan referandumdan önce
bir dergide yazısı yayınlanan,
Anayasa değişikliği yazıcılarından
Şükrü Karatepe de “Millî devlet-
ler, şehir yönetimlerine göre ye-
niden biçimleniyor. Günümüzde
gelişmiş ülkelerin iç yönetimle-
ri büyük ölçülerde şehirlerden
sağlanıyor. Büyükşehir belediye
başkanına doğrudan ‘şehir baş-
kanı’ veya ‘büyükşehir başkanı’
gibi bir ad verilmelidir. İlçe be-
lediyeleri ise gerçek anlamda
yerel yönetim birimi olarak dü-
zenlenmelidir” diyordu.
Dünyanın şehir devletleri modeline
geçtiği iddiası tamamen uydurma-
dır! Gerçekte şehir devletleri mode-
li, şu anda sadece Suriye’de uygu-
lanıyor. Hürriyet’in görevden alınan
Washington temsilcisi Tolga Tanış,
yenivatan.com.au
9 Nisan 2016 tarihli ve “Suriye’de
geçici şehir devletleri” başlıklı
yazısında “Orta Çağ’daki dere-
beylikler gibi düşünün. Bölgede
bir sürü şehir devletler olacak.
Mare’ye bir grup hâkim olacak.
Azez’e başka bir grup. Azez’den
doğuya doğru ilerleyen El Mu-
tasim Tugayı çıktı şimdi. O böl-
gede de onlar. Ve YPG, Ameri-
kalıların da bastırmasıyla bu
bölgelere dokunmayacak. Onun
yerine güneyde, IŞİD’i Menbic
hattı üzerinden ilerleyerek geri-
letecek. Ve Kobani ile Afrin ara-
sındaki kurmak istediği geçişi
bu kuşakta oluşturacak. Başta
Mare, hattın üzerindeki şehir
yönetimleriyle de ayrı ayrı ilişki
geliştirecek. Şehir devletler bir
süre daha olacak” diye yazmıştı.
***
Peki 3 Kasım 2002 seçimlerinden
çok önce, 26 Ağustos 2001 tarihli
Büyük Kurultay’da “Küreselleşme-
nin şehir devletleri projesi” diye
açıkladığımız Tayyip Erdoğan’a
gönderilen gizli belgede ne denili-
yordu?
O gizli belgede Tayyip Erdoğan’a
“Ankara, küreselleşmenin ge-
rekliliğini anlamak ve dünya-
da geçerli olan kurallara uyum
sağlamak zorundadır. Ankara
şunu da anlamalıdır ki, uygun
gördüğü kuralları uygulayıp,
kendi çıkarlarına uymayanları
reddetmesi mümkün değildir...
Küreselleşmenin bir adı da şe-
hirleşmedir. Ankara, yerel yö-
netimlere otonomi vermek ve
millî hükümetin fonksiyonlarını
yerel düzeyde merkezi olmak-
tan çıkarmak zorundadır. Dün-
ya, bütün hükümetlerden bunu
istemektedir” deniliyordu...
Aynı dönemde Bartın ve çevresi için
geliştirilen Paflagonia projesinde de
asıl hedef ilan ediliyordu:
“Amacı ulusal devletlerin iç fe-
derasyonu (devletler federasyo-
nu) şeklini gerçekleştirmek olan,
politik şekilli, Avrupa karakterli
bir fenomen geliştiriliyor.”
***
Proje, Türkiye’de uydurma tarihçilik
veya uydurma gen araştırması ile
Türkleri kendi köklerinden şüpheye
düşürmek şeklinde uygulanıyor.
CFR’nin millî devletlere dayattığı bu
“yıkım projesi”ni “kalkınma pro-
jesi” gibi gösterenlerin Sözcü gibi
“ulusalcı” bir gazetede propagan-
da yapmasının altında neler olduğu
belli! Genel Yayın Yönetmeni Me-
tin Yılmaz arkadaşımızı buradan
uyarmış olalım...
15 Mayıs 2017
5
Bombalar Sonrası Tıbbı Yardım
Federal hükümet, İn-
giliz nükleer testlerin-
den radyasyona maruz
kalan yerli Avustralya-
lıların sağlık hizmet-
lerinin iyileştirilmesi
fonundan faydalana-
bileceklerini açıkladı.
“Önlem, 1950’ler ya
da 1960’lardaki İngi-
liz nükleer denemeleri
sırasında Maralinga,
Emu Field ya da Mon-
tebello Adaları ya da
yakınında bulunan
yerli halka Altın Kart-
lar sağlayacak” dedi.
1952’den 1963’e kadar
Britanya, Güney Avus-
tralya’daki Maralinga
ve Emu Field ve Batı
Avustralya’dan Mon-
tebello Adaları’nda
bombalar patlattı.
1980’lerde ve hayatta
kalanlar ve savunu-
cuların onlarca yıldır
sürdürdüğü kampan-
yada, Avustralya’nın
en çok soruşturma
şekli olan kraliyet ko-
misyonunu izliyor.
Siteler uzak olsa da bir-
çok Aborijin halkı ha-
rekete geçmek zorunda
kaldı.
Geride kalanlar, daha
sonra önemli sağlık
sorunlarıyla bağlantılı
olan yüksek radyasyon
seviye