|
KONUK YAZAR
Ümit ÖZDAĞ
Erdoğan-Bahçeli Bölünme Anayasasına Neden Karşıyım?-2-
Genel Gerekçe’ nin 1961 Anayasası’ nı değerlendiren üçüncü paragrafı, teklifi getirenlerin gözünde, güçler ayrılığı prensibinin bir zayıflık olarak değerlendirildiğini örtük olarak belirtmektedir. Bu durumda güçler ayrılığı müessesesi ancak“ Madde Gerekçeleri” kısmına, Cumhurbaşkanlığı makamı hesabına yapılan yetki gasbını gizleyebilmek gayesiyle, uygunsuz bir şekilde girebilmiştir.
Erdoğan-Bahçeli anayasasına karşı çıkmamın dördüncü nedeni, anayasa değişikliğinin keyfi ve diktacı bir yönetim kurulmasına yol açacak olmasıdır. Böyle bir keyfi yönetim getirecek olan anayasa değişikliğinin, Türk toplumunun ulaşmış olduğu demokratik kültür seviyesi göz önünde tutulduğunda TBMM’ den geçmesi mümkün görünmüyor. TBMM’ den geçmesi durumunda ise Türk halkının referandumda“ Burası Kuzey Kore, Hitler Almanya’ sı, Saddam Hüseyin Irak’ ı değil”
|
demesi büyük bir ihtimal. Ancak, olağanüstü hal rejimi ve medyada muhalefeti susturup baskı politikaları ile referandumda“ Evet” sonucu alınması durumunda da böyle bir anayasa ile Türkiye’ yi uzun süre yönetmek mümkün değildir.
Bu noktada bu anayasa değişikliğine karşı çıkmamın beşinci nedeni, böyle baskıcı bir anayasaya karşı oluşacak tepki ile ülkemizin bir iç çatışma ve çalkantı sürecine sürüklenmesinin büyük bir ihtimal olmasıdır. Türk toplumunun büyük ölçüde kamplara ayrıldığı bir dönemde böyle bir anayasanın yürürlüğe girmesi, ülkemizin Ukraynalaşması sürecini tetikleyebilir.
Erdoğan-Bahçeli anayasasına karşı çıkışımın altıncı nedeni, bu keyfi yönetim anayasasının en önemli araçlarından yeni anayasada öngörülen“ Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” müessesine karşı çıkmamdır. Bu düzenleme ile 150 seneden buyana devlet geleneğimize hakim olan « İdarenin Kanuniliği » ilkesi ortadan kalkmaktadır. Ayrıca Cumhurbaşkanı bu yetki ile özerk bölge dahi kurabilmektedir. Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin mevcut Anayasamızdaki kanun hükmünde kararnamelere paralel bir unsur olduğu düşünülebilse de yeni enstrümanın hayata geçmesi için yetki kanununa gerek olmaması akıldan çıkarılmamalıdır. Şu durumda yeni Cumhurbaşkanlığı makamı-kanunlarla çelişmeme kaydıyla- süresi kapsamı ve sayısı belirsiz şekilde yasama
|
faaliyeti gerçekleştirebilecektir. Bu yetkinin Cumhurbaşkanına devletin biçimini istediği gibi belirleme imkanı veren 11., 14. ve 15. maddelerle birlikte düşünülmesi durumunda karşımıza akıl almaz bir güç yoğunlaşması çıkmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı kararnamesi o kadar güçlü bir enstrümandır ve Cumhurbaşkanının yetkilerini o kadar artırır ki“ Olağanüstü Hal Yönetimi” başlıklı 119. madde neredeyse gereksiz hale gelmiştir.“ Neredeyse” diyorum; zira Cumhurbaşkanı ile TBMM arasında çatışma olması durumunda Meclis’ e kalan azıcık imkânı ortadan kaldırmak gerektiğinde kolayca olağanüstü hal yönetimine geçilebilecektir. Olağanüstü hallerde çıkartılan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri( olağan hallerde çıkartılan Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinden farklı olarak) kanunla çeliştiğinde kanunları geçersiz kılabilmektedir. Olağanüstü hale geçiş kurumsal anlamda kimseye karşı sorumlu olmayan Cumhurbaşkanının kararı ile gerçekleşmektedir. Olağanüstü hallerde çıkartılan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri Meclis’ e sunulmadığı takdirde bir ay boyunca kanun etkisi üretebilecek, sonra kendiliğinden yürürlükten kalkacaktır.
Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile devleti yeniden kurabilmektedir. Anayasa Değişikliği Teklifi’ nin 11. maddesinin son paragrafında
|
mevcut Anayasamızın 106. maddesi şöyle değiştirilmiştir:“ Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri ile teşkilat yapısı Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenir.” Mevcut Anayasamızın 126. maddesine, Değişiklik Teklifi’ nin 15. maddesinin son fıkrası ile“ Merkezî idare kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarının; kuruluş, görev, yetki ve sorumlulukları Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenir” eki yapılmıştır. Mevcut Anayasamızın 126. maddesine, Değişiklik Teklifi’ nin 14. maddesinin ikinci paragrafında:“ Üst düzey kamu görevlilerinin atamalarına ilişkin usul ve esaslar Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir” emri eklenmek istenmektedir.
Erdoğan-Bahçeli anayasa taslağına karşı çıkmamın yedinci nedeni, değişikliğin Erdoğan’ a başkan seçilmesi durumunda özerk bölge kurma hakkı veren düzenlemeler içermesidir. Bu hak Erdoğan’ a veya bir başka başkana anayasanın idarenin bütünlüğü ve tüzel kişiliğini düzenleyen 123. ve merkezi idareyi düzenleyen 126. maddelerinde yapılması hedeflenen değişiklerle verilmek istenmektedir. Bu ise millî ve üniter devlet düzeni için büyük bir tehdit içermektedir.
Erdoğan’ ın ve AKP’ nin millî ve üniter devleti benimsemediği bilinmektedir.
Devam Edecek
|