Yazarkafa Dergi Mayıs-Haziran 2016 | Page 28

Mrs
. Dalloway ’ de karakterlerin geçmişleri , onların şimdilerindeki bir arkaplandan daha fazla role sahiptir . Belirlenimciliğe göre şimdiyi oluşturan büyük ölçüde geçmişte yaşananlardır . Romandaki zaman anlayışındaysa , tıpkı Bergson ’ un zaman anlayışında olduğu gibi , belirlenimcilik ilkesinden fazlası var .
elinde Mrs Dalloway için aldığı güller , onu ne kadar sevdiğini söylemeye çabalar . Mrs . Dalloway , Richard ’ ın bir şey söylemeye çalıştığının farkında , fakat kendi zihninde akşamki partisiyle , davet ettiği kimselerle meşguldür . Saatin kaç olduğunun bildirilmesi , bu herkes için aynı olan zamanda , kendi zihinlerinde başka başka yerlerde olan Mrs . Dalloway ve Richard ’ ın konumlandırılmasındaki farka dikkat çeker . Woolf ’ un bilinç akışı tekniği Bergsoncu gerçekliği , hayatın sürekli akan bir bütün olduğunu en iyi şekilde temsil eder . Bergson , saf bir süreklilik olarak ‘ duree ’ ye işaret edip bunu saat zamanının zıddında tanımlıyordu . Bergson ’ un felsefesindeki ‘ süre ’ Virginia Woolf ’ un günlüklerinden inşa edilen estetik teorisinde ‘ varlık anları ’ na karşılık gelir . Woolf ’ un Bergson ’ un yazdıklarını okuyup okumadığı kesin olarak bilinmese de , bu iki kavramın benzerliği göz ardı edilemez . Woolf ’ a göre geçip giden izlenimlerin ardında hayatın belli bir deseni vardır . Karakterlerin ani bir şok anıyla bu desenin ve bunun içindeki kendi yerlerinin farkına varıp gerçekliğe ulaştıkları anlara ‘ varlık anları ’ der Woolf . Bilinçli hayatımızın büyük bir kısmında “ pamuk yününün koruyucu örtüsüyle ” gerçekten ayrıyızdır . Bu bilinç durumu Woolf ’ a göre ‘ yokluk ’ tur . Varlık anlarıysa hayatın , zamanın ve kimliğin temellerini algılayabildiğimiz istisnai anlardır . Bergson ’ a göre , ‘ süre ’ nin
farkına varış sezgiyle gerçekleşebilir . Buna karşılık , Woolf ’ un varlık anlarına , günlüklerinde belirttiği , bir anlık esinlerle ulaşılır . Mrs . Dalloway ’ in romanın sonunda Septimus ’ un intihar haberini aldıktan sonra pencereden dışarı bakarken karşı penceredeki ihtiyarı görmesi gibi ‘ varlık anları ’ yla doludur roman : “ Karşıki odada ihtiyar yatıyordu . Onun dolaşışını , odaya geçişini , pencereye gelişini gözlemek büyülüyordu , herkes gülüp konuşurken bu ihtiyarın usulca tek başına yatmaya hazırlanışını görmek büyülüyordu insanı … Genç adam kendini öldürmüştü ama Clarissa acımıyordu ona …’ Ne güneşin sıcağından kork artık ’. Onlar yaşamlarını sürdürürken , onun hayatını fırlatıp atmasına seviniyordu .” Mrs . Dalloway ’ de karakterlerin geçmişleri , onların şimdilerindeki bir arkaplandan daha fazla role sahiptir . Belirlenimciliğe göre şimdiyi oluşturan büyük ölçüde geçmişte yaşananlardır . Romandaki zaman anlayışındaysa , tıpkı Bergson ’ un zaman anlayışında olduğu gibi , belirlenimcilik ilkesinden fazlası var . Geçmiş yalnızca şimdinin belirleyici bir faktörü değil , şimdiyle eş zamanlı olmakta olan sürenin bir parçası durumundadır . Odasında Peter ’ la sohbet etmekte olan Mrs . Dalloway için şunları söyler yazar : “ Hem göl kıyısında annesiyle babasının yanında ördeklere yem atan bir çocuktu , hem de gölün kıyısında duran annesiyle babasına koşan yetişkin bir kadın : kucağında hayatı taşıyordu . ‘ İşte ’ diyordu onlara , yaklaşınca hayatı büyüyordu . ‘ İşte hepsi bu !’ diyordu . Ne yapmıştı ? Neler yapmıştı sahi ? Oturmuş Peter Walsh ’ un yanında dikiş dikiyordu bu sabah .” Bu alıntı , romanda geçmiş , şimdi ve geleceğin bir aradalığına çok iyi bir örnek oluşturur . Bu yazıyı tamamlamadan önce , romandaki bir karakter kadar sık karşımıza çıkan Big Ben ’ den bahsetmek gerek . Günün nesnel tarihini saatin

28 vuruşlarıyla takip edebiliriz . Ama bu önemli motifin anlatıdaki işlevi saat zamanını bildirmektense bu nesnel birimde karakterlerin psikolojik durumlarını vurgulamaktır . Saat on bir buçuğu vurduğunda Peter ’ ın zihninden şunlar geçer : “… eski Clarissa şaşılacak bir açıklıkla canlandı gözünde ; sanki bu çan sesi yıllar önce büyük bir özdenliği paylaştıkları an odaya girmiş , birinden öbürüne gidip geldikten sonra bala kanmış bir arı gibi yaşanılan anı yüklenerek çıkıp gitmişti . Ama hangi an ?” Bundan başka , saatin vuruşları içsel yaşamdan dış dünyaya , bir karakterin bilincinden diğerine geçişleri sağlama görevi de üstlenir . Aynı zamanda , Bergson ’ un felsefesine paralel düşünecek olursak , anlatıda Big Ben ’ in yeri , saat zamanının varlığına yapılan vurguyla açıklanabilir . Her ne kadar Bergson içsel zamanı saat zamanından daha önemli görse de , saatin nesnel gerçekliğinin kaçınılmaz olduğunu söyler . Bu durumda Big Ben , psikolojik zamanın yanında matematiksel zamanı temsil eder görünüyor . Mrs . Dalloway , zamanı işleyişi bakımından postmodern bir anlatı niteliğindedir . Her şeyden önce zamanı birimlerine ayıran sınırların silikleşip yok olması bunun bir göstergesidir . Mrs . Dalloway , geçmişe döndüğü anlarda Peter ’ la evlenmiş olsaydı şimdi nasıl olurdu diye düşünür ; bir anlamda sürekli bir alternatif gelecek kurma kaygısındadır . Roman bu yönüyle de postmodern özellikleri barındırır . Ne var ki , Woolf ’ un bilinç akışı tekniğini kullanmasındaki amaç hayatı olduğu gibi sergileyebilmektir . Hayatın karmaşası ve düzensiz düzeni en gerçekçi olarak bilinç akışıyla sergilenebilir . Bu da amacı ve sonucu bakımından Mrs . Dalloway ’ i modernist bir roman haline getirir .