XXI Ekim 2014 | Page 16

Dijital Dünyada Mimarlık, Mekan Ve Performans Üzerine Düşünceler 1. 15-18 Temmuz 2014 tarihleri arasında İngiltere Oxford Üniversitesinde Dijital Beşeribilimler yaz okulu düzenlendi. Katılımcıların büyük çoğunluğunun tarih ve edebiyat alanlarından olması, programı mimarlık ve mekan çalışmalarından uzak kılıyor gibi görünse de, tartışmaların dijital dünyada bilgi üretimine dair ortak soru-sorunlara ışık tutması önemli ve aydınlatıcıydı. Bu köşede daha önce yer alan bir yazımda da değindiğim gibi Dijital Beşeribilimler, tanımı gereği disiplinlerarası bir alan.1 Oxford yaz okulundaki kimi önermeler de mimarlık ve mekan çalışmaları için önemli ve düşündürücü noktalara işaret ediyordu. EŞİK CİNLERİ Bu bağlamda Oxford’daki en çarpıcı tartışmalardan birisi hipotez temelli akademik araştırmaların tarihe karışmakta olduğu ve günümüzde Beşeribilimler disiplinlerinin temsili değil performatif ölçütlerle değerlendirilmeye başlandığı idi.2 Bu önermeyi şöyle açıklamak mümkün: Geleneksel anlamda tarih ve edebiyat gibi Beşeribilimlerin yöntemleri yorumanlamlandırma üzerine temelleniyordu. Günümüzde bu alanlardaki veri ve bilgiler artık geleneksel sınıflandırma ve arşivlendirme yöntemleriyle ulaşılamayacak ve kontrol edilemeyecek sayılara varmış durumda. Dijital Beşeribilimlerin temel derdi bu veri ve bilgileri dijital ortamda organize ederek ulaşılabilir ve denetlenebilir veri ağları oluşturmak. Böyle bir çabanın basit bir belge tarama ve depolama işinden çok daha karmaşık ve disiplinlerarası ortaklıklara gereksinimi olduğu açık. EKİM 2014 - XXI 14 Örneğin tarihi verilerin anlamlı bir biçimde ve farklı düzlemlerde sınıflandırılması ve ulaşılabilir kılınması tarihçilerin yorumunu; bu sınıflamanın dijital ortamda erişilebilir kılınması yazılım uzmanlarının becerisini; dijital arayüzlerin oluşturulması ise GÜLSÜM BAYDAR [email protected] veri görselleştirilmesi uzmanlarını gerektiriyor. Bunların yanı sıra, farklı projelerin dijital ortamda birbirleriyle ilişkilendirilmesi için ortak dil ve kodların oluşturulması, yıpranmış tarihi belgelerin okunabilir hale getirilebilmesi ve tercüme edilmesi daha da ileri düzeyde disiplinlerarası ortaklıklar ve yeni teknik uzmanlıklar oluşmasına yok açıyor. Böylesine bir işbirliğinin ürünü olan bir Dijital Beşeribilimler projesi de her şeyden önce dijital ortamdaki kesintisiz performansı temelinde değerlendiriliyor. Bir Dijital Beşeribilimler tartışmasında gündeme gelen temsiliyet-performans ayırımı, gene önceki bir yazımda konu ettiğim, güncel mimarlık söyleminde eleştirel kuramların yerini projektif kuramların aldığını söyleyen Robert Somol ve Sarah Whiting’in önermelerine paralel.3 Somol ve Whiting’e göre mimarlığı bir dil olarak gören eleştirel kuramlar, disiplinin performatif yönünü göz ardı ederek mimarlık pratiğini açmaza sokuyorlardı. Projektif yaklaşımlar ise mimarlığın değişim odaklı, öngörülemeyen alternatiflere ve kontrol edilemeyecek değişkenlere açık, aktif bir organizma olduğunu öneriyor. Burada mimarlık ürünü farklı okumalara açık bir dilsel kurgu değil, performatif bir nesne niteliğinde görülüyor ve değerlendiriliyor. Peki temsiliyet ve performans olguları içkin olarak birbirlerinin karşıtında mı yer alırlar? Bu karşıtlık kurulurken (her karşıtlıkta olduğu gibi) nelerin üzeri örtülmektedir? Performans neden bugün beşeri bilimlerden mimarlığa kadar uzanan farklı alanlarda bu denli yaygınlık kazanmıştır? Daha da ötesi nedir bu performans dediğimiz kavram? Performans sözcüğünün iki farklı ama birbiriyle ilişkili anlamı var. Birincisi ve ilk akla gelen, sahnede yer