yorum
Avukat Önder Durdu
Özgecan Aslan
Özgecan Aslan cinayetinde anlamadığım,
kavrayamadığım, çözemediğim, kanımın
donduğu bir nokta var.
A
fgan asıllı Amerikalı yazar Khaled Hosseini,
Uçurtma Avcısı (The Kite Runner) isimli
romanında, “Hayatta bir tek günah vardır, o
da hırsızlık. Tüm diğer günahlar, hırsızlığın
türevleridir. Bir insanı öldürdüğün
zaman, bir yaşamı çalmış olursun. Karısının elinden bir
kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan
söylediğinde birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın.
Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu,
haklılığı çalmış olursun. Hayatta çalmaktan daha kötü
bir şey yoktur. Anlıyor musun ?” dedirtir kahramanına...
Şubat ayında Mersin’in Tarsus ilçesinde henüz 20
yaşında, pırıl pırıl bir geç kız olan Özgecan Aslan,
insanın kanını donduracak bir cinayetle katledildi.
Bu suçu işleyen katilin; kriminolojik, sosyolojik ve
psikolojik açıdan incelenmesi gerektiği, failin hukuki
bir vaka olmasının yani sıra tıbbi bir vaka olduğu çok
açık. Bu sebeple bir insan nasıl böyle bir suç işler, nasıl
bu kadar canavarlaşır sorusunu sormayacağım. Zira
“Mahlukatın en şereflisi olarak yaratılmış olan insan,
davranışlarıyla aşağıların en aşağısına dönüşebilir...” Bu
cümle üzerine çok şey yazılmış, çok şey söylenmiştir. Ben
işin bu kısmını kıymetli okurlarımın pak vicdanlarına
havale ediyorum. Ben bu elim olayın bir başka yönüne
dikkat çekmek istiyorum: Bir insan canavarlaşabilir,
bunun birçok sebebi de olabilir. Akıl almayacak şeyler
yapabilir, suçlar işleyebilir. Bunun da çok farklı sebepleri
olabilir. Bu konuyu irdeleyen Kriminoloji biliminde
suçun/suçluluğun sebepleri hakkında çok farklı görüşler
ortaya atılmıştır. Bu konuda iki temel görüş vardır: Bir
kısım bilim adamı, suçun sebebi genetiktir derken bir
kısmı ise suçun sebebi toplumsaldır derler.
Yanlıştan döndürmek
yanlıştan döndürmek (ve böylece iki hayat kurtarmak)
yerine onun şenaat, denaet ve zulmüne ortak olmayı
tercih etmeleri oldu. Yazının başında yaptığım alıntıya
döneyim: Zalimce canına kıyılan Özgecan Aslan’ı
katledenler; bir annenin ciğerparesini, en zor anında
bile sağduyusunu kaybetmeyecek kadar olgun
ve sağduyulu bir babanın kızını, birinin
kardeşini, onlarca kişiden okul arkadaşını
çaldılar. İnsanın kanı donuyor. Kahroluyor
insan. O zaman işin bir kişi ve ailesi ile
sınırlı kalmadığını anlıyor insan. Bir
cinayetle, bir milletin huzur, güven
ve mutluluğu çaldılar! İşin bu yönü,
olayı münferit bir cinayet olmaktan
çıkartıp uzunca bir süre
tüm ülkenin gündeminde
kalan sosyal bir vakaya
dönüştürdü. Bu sosyal vaka
yarına dair umutlarımızı
kırarken, toplumumuzun
tüm kesimleriyle bu elim
olay karşısında takındığı
Beni asıl kaygılandıran nokta,
düştüğü yanlıştan alıkoyup doğruya
sevk etme misyonu ile yüklü kişilerin
en yakınlarındaki insanı, uyarıp
yanlıştan döndürmemesi.
tepkisel tavır her şeye rağmen yarınlara dair umudumuzu
korumaya sevk ediyor bizleri. Elbette katillerin
yargılanması süreci çok önemli. Katillerin yargılanma
süreçleri ve süreç sonunda alacakları cezanın toplum
vicdanını tatmin etmesi yarınlara dair umudumuzu
pekiştirecektir. Bir temenniyle bitirelim: Kötülüğün
hudut ve kâide tanımazlığına rağmen iyilik galip gelecek
ve dünya daha güzel bir dünya olacak!..
Evet, sebebi ne olursa olsun bir kişinin suç işlemesinin
ötesinde beni dehşete düşüren, aklımın bir türlü
al madığı, vicdanımın bir türlü kabul etmediği şey şu:
Bir baba, evladının, Özgecan Aslan cinayetinde olduğu
kadar canileşmesine, nasıl yardım eder, nasıl sessiz kalır,
bu cinayetin üstünün örtülmesine nasıl göz yumar?
Daha da kötüsü, bir arkadaş evet bir arkadaş, nasıl
ortak olur böyle bir vahşete anlamıyorum. Anlamak
da istemiyorum... İşte beni asıl kaygılandıran nokta,
düştüğü yanlıştan alıkoyup doğruya sevk etme misyonu
ile yüklü kişilerin en yakınlarındaki insanı, uyarıp,
98 Voir Magazin Mart 2015
098_099_ONDER_DURDU.indd 98
3/9/15 1:05:00 AM