VOİR MAGAZİN MART 2015 | Page 98

yorum Avukat Önder Durdu Özgecan Aslan Özgecan Aslan cinayetinde anlamadığım, kavrayamadığım, çözemediğim, kanımın donduğu bir nokta var. A fgan asıllı Amerikalı yazar Khaled Hosseini, Uçurtma Avcısı (The Kite Runner) isimli romanında, “Hayatta bir tek günah vardır, o da hırsızlık. Tüm diğer günahlar, hırsızlığın türevleridir. Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun. Hayatta çalmaktan daha kötü bir şey yoktur. Anlıyor musun ?” dedirtir kahramanına... Şubat ayında Mersin’in Tarsus ilçesinde henüz 20 yaşında, pırıl pırıl bir geç kız olan Özgecan Aslan, insanın kanını donduracak bir cinayetle katledildi. Bu suçu işleyen katilin; kriminolojik, sosyolojik ve psikolojik açıdan incelenmesi gerektiği, failin hukuki bir vaka olmasının yani sıra tıbbi bir vaka olduğu çok açık. Bu sebeple bir insan nasıl böyle bir suç işler, nasıl bu kadar canavarlaşır sorusunu sormayacağım. Zira “Mahlukatın en şereflisi olarak yaratılmış olan insan, davranışlarıyla aşağıların en aşağısına dönüşebilir...” Bu cümle üzerine çok şey yazılmış, çok şey söylenmiştir. Ben işin bu kısmını kıymetli okurlarımın pak vicdanlarına havale ediyorum. Ben bu elim olayın bir başka yönüne dikkat çekmek istiyorum: Bir insan canavarlaşabilir, bunun birçok sebebi de olabilir. Akıl almayacak şeyler yapabilir, suçlar işleyebilir. Bunun da çok farklı sebepleri olabilir. Bu konuyu irdeleyen Kriminoloji biliminde suçun/suçluluğun sebepleri hakkında çok farklı görüşler ortaya atılmıştır. Bu konuda  iki temel görüş vardır: Bir kısım bilim adamı, suçun sebebi genetiktir derken bir kısmı ise suçun sebebi toplumsaldır derler. Yanlıştan döndürmek yanlıştan döndürmek (ve böylece iki hayat kurtarmak) yerine onun şenaat, denaet ve zulmüne ortak olmayı tercih etmeleri oldu. Yazının başında yaptığım alıntıya döneyim: Zalimce canına kıyılan Özgecan Aslan’ı katledenler; bir annenin ciğerparesini, en zor anında bile sağduyusunu kaybetmeyecek kadar olgun ve sağduyulu bir babanın kızını, birinin kardeşini, onlarca kişiden okul arkadaşını çaldılar. İnsanın kanı donuyor. Kahroluyor insan. O zaman işin bir kişi ve ailesi ile sınırlı kalmadığını anlıyor insan. Bir cinayetle, bir milletin huzur, güven ve mutluluğu çaldılar! İşin bu yönü, olayı münferit bir cinayet olmaktan çıkartıp uzunca bir süre tüm ülkenin gündeminde kalan sosyal bir vakaya dönüştürdü. Bu sosyal vaka yarına dair umutlarımızı kırarken, toplumumuzun tüm kesimleriyle bu elim olay karşısında takındığı Beni asıl kaygılandıran nokta, düştüğü yanlıştan alıkoyup doğruya sevk etme misyonu ile yüklü kişilerin en yakınlarındaki insanı, uyarıp yanlıştan döndürmemesi. tepkisel tavır her şeye rağmen yarınlara dair umudumuzu korumaya sevk ediyor bizleri. Elbette katillerin yargılanması süreci çok önemli. Katillerin yargılanma süreçleri ve süreç sonunda alacakları cezanın toplum vicdanını tatmin etmesi yarınlara dair umudumuzu pekiştirecektir. Bir temenniyle bitirelim: Kötülüğün hudut ve kâide tanımazlığına rağmen iyilik galip gelecek ve dünya daha güzel bir dünya olacak!.. Evet, sebebi ne olursa olsun bir kişinin suç işlemesinin ötesinde beni dehşete düşüren, aklımın bir türlü al madığı, vicdanımın bir türlü kabul etmediği şey şu: Bir baba, evladının, Özgecan Aslan cinayetinde olduğu kadar canileşmesine, nasıl yardım eder, nasıl sessiz kalır, bu cinayetin üstünün örtülmesine nasıl göz yumar? Daha da kötüsü, bir arkadaş evet bir arkadaş, nasıl ortak olur böyle bir vahşete anlamıyorum. Anlamak da istemiyorum... İşte beni asıl kaygılandıran nokta, düştüğü yanlıştan alıkoyup doğruya sevk etme misyonu ile yüklü kişilerin en yakınlarındaki insanı, uyarıp, 98 Voir Magazin Mart 2015 098_099_ONDER_DURDU.indd 98 3/9/15 1:05:00 AM