4
Londra-Haber
Ocak - 2014
Ali
BATURAY
[email protected]
Dangalaklar mı yoksa
yalakalar mı daha değerli?
Siz, sürekli size övgüler yağdıran birini mi daha fazla seversiniz,
yoksa ikide bir yüzünüze hatalarınızı söyleyeni mi?
Ya da kabaca soracak olursam, yalakaları mı daha fazla seversiniz yoksa dangalakları mı?
Hade dangalak sözünü de yumuşatalım; “dobra konuşanı” diyelim.
Ben sürekli beni öven, pohpohlayan kişilere inanın şüpheyle
bakarım.
Hatta böyle konuştuğunu gördüğüm bazı samimi olduğum
kişilere sorarım, duyguları gerçek mi yoksa yalakalık mı yapıyorlar diye. Gerçi ben insanları iyi tanırım, kimin gerçekten yürekten söylediğini, kimin bir çıkar için yalakalık yaptığını
anlayabiliyorum artık. Tabii bunu öğrenene kadar çok kafam
tokuştu, çok kazık yedim ama olsun, onları hayat tecrübesi olarak
kabul ediyorum. Oldum olası dangalak insanları severim, kıyafetimden saç modelime, yazılarımdan başka seçimlerime kadar her
şeyi onlara sorarım, hem kendi fikrini öğrenir, hem de başkalarının
bu konuda ne konuştuğu konusunda onların istihbaratına başvururum. Art niyetli dangalaklardan uzak durup, içi dışı bir, iyi kalpli
dangalaklara çok değer veririm.
Onların dobra değerlendirmeleri aslında çoğu kez doğru olandır,
sizi doğruya götürendir.
Bazen benimle ilgili bu dobra konuşan insanların söylediği bir
söz canımı sıkar, kalbimi kırar ama sonra sağlam kafayla
düşündüğümde, aslında söylediklerinin doğru olduğuna kanaat getiririm. Zaten her türlü eleştiriye kulak verir ve onlardan ders
çıkarmaya çalışırım. Başta camın sıkılsa da sonradan hak veririm
mutlaka. Dangalaklardan korkmayın, çünkü onlar sizi genellikle
doğru yola yöneltir, esas korkmanız gerekenler alakalardır.
Yalakalardan, sizi pohpohlayanlardan, yere göğe sığdıramayanlardan sakının.
Çünkü onlar gerçek düşündüklerini değil, sizi elde etmek, tavlamak, sizden çıkar sağlamak için uydurduklarını size söyleyenlerdir.
Yalakaların söyledikleri daha güzel sözlerdir, ruhunuzu okşayıp,
sizi rahatlatabilirler ama yalanlar uydurdukları için söyledikleri
sizi çok yanlış yerlere sürükler.
Yalakanın kılavuzluğuyla gittiğiniz yolun sonu mutlaka karanlıktır. Yalaka sizinle işi bittiğinde, sizi gereksiz bir kağıt gibi buruşturup bir kenara atar.
Bir bakmışsınız ki dangalak deyip de yüz vermediğiniz insanları
yanınızda bulursunuz.
Bu söylediklerimi sakın kafadan attığımı zannetmeyin; 45
yaşıma bastım ve bunları bana hayat tecrübem söyletiyor.
Şimdi; “bu kadar şeyi neden anlattın?” diyeceksiniz?
Bazı arkadaşlarım, yazdığım yazılarda, televizyonda bazı konuşmalarımda politikacılara, yöneticilere çok acımasız ifadeler kullandığımı söylüyor.
Bu politikacılar veya hükümet veya devlet yetkilileri arasında bir
zamanlar çocukluk arkadaşım veya akrabam olanlar, çok sevdiğim
insanlar da var. Ancak arkadaşlık, sevgi, saygı başka bir şeydir,
gerçeği görüp söylemek başka bir şey.
Kinci değilim, insanların kişilikleriyle de bir derdim yok, yaptıklarına bakıyorum ben.
Kelimeleri bilerek, isteyerek seçiyorum, üslubum rast gele bir
üslup değildir.
Yazdıklarım kendi düşüncelerimdir, içimden geçenler, doğru
olarak gördüklerimdir...
Parmağımın arkasına saklanmam, doğru olduğuna inandığım
neyse onu yazarım.
Biliyorum gerçek acıdır, gerçekleri dile getirmek de karşıdakini
acıtır. Bence basınımız politikacılara, yönetenlere, toleranslı bile
davranıyor, maalesef muhalefet partilerimiz etkili muhalefet yapamıyor, basında da gerçek anlamda bir muhalif tutum yok.
Zaten etkili bir muhalefet olmadığı için hükümetler başarısız
oluyor. Siz varsın sizi eleştirenleri, gerçekleri yüzünüze vuranları
“dangalak” ya da “popülist” olarak görün, yalakalarınızın pohpohlamaları ile de yolunuza devam edin.
Bakalım yarın, bugün elinizde bulundurduğunuz imkanlar olmadığında, o yalakaların kaçını yanınızda bulacaksınız?
Karar sizin, ya dangalakların söylediğine kulak verecek ya da
yalakalarınızla yolunuza devam edeceksiniz ama o yolun sonunun
karanlık olduğunu aklınızdan çıkarmayın.
Barroso: AB içinde
serbest dolaşım hakkı
kısıtlanamaz
Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso,
Avrupa vatandaşlarının iş aramak amacıyla Birlik
sınırları içinde serbestçe dolaşım hakkına sahip
olmaları ilkesini kuvvetle savundu.
Barroso, Avrupa Parlamentosu'nda
yaptığı konuşmada, insanların Birlik
bünyesinde serbestçe dolaşabilmelerinin, tek bir pazar oluşturulması fikrinin vazgeçilemeyecek
direklerinden biri olduğunu vurguladı
ve bu hakkı sınırlamak isteyenleri,
şovenizm ve korku tellallığı yapmakla suçladı.
Jose Manuel Barroso'nun konuşması,
birçoklarınca, İngiltere hükümetini
hedef alan bir
eleştiri olarak
değerlendirildi.
İngiltere
Başbakanı David
Cameron, Romanya ve Bulgaristan'dan, iş
bulmak ya da
sosyal yardımlardan yararlanmak
istediklerine
inanılan çok
sayıda göçmenin
gelmesi olasılığına
değinerek, Birlik
içinde serbest dolaşım özgürlüğünün
sınırlandırılması çağrısında bulunmuştu.
Ancak şimdilik bunun gerçekleşeceğini gösteren bir eğilim mevcut
değil.
Barroso, bugün Strasbourg'da yaptığı
konuşmada İngiltere'nin veya diğer
ülkelerin ismini açıkça vermedi;
"kalıplaştırmalara ve efsanelere yer
vermeyelim." dedi.
İngiltere Başbakanı Cameron'ın
sözcüsü, Barroso'nun konuşmasına
tepkisi sorulduğunda, "bu konuda
kaygısını dile getiren tek ülke İngiltere değil. Almanya, Avusturya,
Hollanda ve İtalya da, İngiltere'nin
görüşlerini paylaşıyor ve serbest
dolaşım ile sosyal güvenlik konularının masaya getirilmesini istiyor."
yanıtını verdi.
BBC Türkçe,Fotoğraf Avrupa
Komisyonu Kıbrıs Temsilciliği