21
Yaşam
Mart - 2014
törü çok büyük darbe aldı. Bu
değişime adım uyduramayan sektörler iflas etme zorunda kaldı. Bir
dönem Kıbrıs'ta da konfeksiyon
alanında büyük yatırımlar yapıldı
fakat bu dönem uzun sürmedi ve
yatırımcılar Türkiye, Romanya gibi
ülkelere yöneldi.
Kıbrıs'tan İngiltere'ye göç özellikle
1950'lerde başladı. 1964 yılında
Kıbrıs'taki olaylardan sonra fırsat
bulan her Kıbrıs'lı Türk kaçmıştır
veya kaçmak istemiştir. Örneğin,
Yeşilırmak köyü göç eden bir köy
değildi fakat Yeşilırmak'lıların çoğu
o dönemlerde özellikleİngiltere ve
Avusturalya'ya büyük göç verdi.
Bugün halen Kıbrıs'tan İngiltere'ye
göç var bunun sebebi ekonomik ve
umutsuzluğa dayalıdır. KKTC'de
gençliği tutabilecek sahip çıkabilecek bir ortam yok. Oradaki gençliğin
büyük bir bölümü üniversite mezunu
olmasına karşın Maalesef bu
gençlere istihdam sağlayabilecek bir
ortam yok.
Bu sebepten göçler halen devam etmektedir. Bu tür olaylar yeni nesillerimizin adadan hızla yok olmasına
sebep olmaktadır. Oysa ekonomik
imkanların sağlanabileceği bir ortam
olsaydı kendi ülkesinde kalabilirdi
gençlerimiz. Yurt dışına göç eden
gençler sorunlardan kurtulamadı.
Örneğin, kendilerini geliştiremeyen
gençlerimiz maalesef kötü şartlar altında ve geliri düşük olan alanlarda
çalışmak zorunda kalmıştır. Bu olay
onların çocuklarınada yansımıştır.
Türkçe konuşan toplumun burada
kendini yeterince geliştirememesi ve
buradaki düzene tam olarak adapte
olamaması yüzünden beklenen
başarı elde edilemedi.
Toplum olarak İngiltere'de halen
fakir bir toplumuz. Aramızda güzel
başarılara imza atan bir örnek kesim
de bulunmaktadır ancak bu toplumu
ileriye taşıyacak kadar geniş bir kitle
değildir.
En büyük sorunumuz gençliğin
eğitime karşı gösterdiği duyarlılığın
eksikliğinden kaynaklanmaktadır.
Genel olarak kızlarımız eğitimde
erkeklerimizden daha başarılı olmaktadır. Buda toplumun geleceğini
direk olarak etkilemektedir. İngiltere'de bulunan Türk okulları ile
ilgili kültürümüz ve dilimizin
eğitimine önem veren birisi olarak
kimliğimizin etkin bir şekilde korunabilmesi için genç nesillere aktarılması gerekir. Bu konuda Türk
okullarına büyük görevler düşer.
Ancak üzülerek belirtmek zorundayım ki 10 yıl önce bu alanda
yapılan çalışmalar maalesef bugün
gerileme göstermekte ve büyük
sorunlar yaşamaktadır. Örneğin, 10
yıl içinde yakından bildiğim Türk
okularının öğrenci sayısı üçte birine
kadar geriledi. Buda günümüzde
Türk okullarında büyük problem
yaşandığının kanıtıdır. Bunun
üstesinden gelebilmek için öncelikle
okul yönetimlerinin kendilerini
geliştirmesi gerektiğine inanıyorum.
Böylelikle kültürümüz ve dilimize
daha duyarlı davranılacak.
Gençlerimize tavsiyem eğitimden
asla uzaklaşmasınlar elinden
geldiğince eğitime devam ediniz
geleceğiniz eğitime bağlıdır. Kültür
ve eğitim derneklerinde 10 yılı aşkın
bir süre hizmet verdim ve 2003
yılında Yağmuralan derneğinin kurulması çalışmalarına başladım.
Eğitim alanındaki tecrübem gençlerin eğitimden vazgeçmemeleri
yönünde. Objektif olarak yazılan ve
Kitaba ulaşmak veya daha fazla bilgi almak için Vroişa
(Yağmuralan) Derneği Başkanı Esat Mustafa'ya
[email protected] e-mailene yazabilirsiniz veya
07949 924 728 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz.
birçok kaynaktan yararlanılarak
hazırlanan “Kıbrıs Tarihinde Yağmuralan (Vroişa)” kitabı 2003
yılında kurulan Yağmuralan
derneğinin 10 yıllık çalışmasının bir
ürünüdür. 1 yıl önce tamamalanmıştır. Kitabı yazmamaın esas nedeni, atalarımızın bize iade ettiği ve
güneyde bıraktığımız kültürel mirasın kitaplaştırılması ve uzun yıllar
mülkiyet hakları için Güney Kıbrıs
Rum Yönetimi'ne karşı verilen insan
hakları mücadelesinin öyküsünü kitaplaştırıp kalıcı bir eser yaratmaktır.
Genel olarak Kıbrıs tarihi ancak özel
olarak Yağmuralan ve Dillirga bölgesine ilişkin bilgileri sunmaktadır.
Buna ek olarak kültürümüzden ,
alışkanlıklarımızdan, eğitimimizden
ve Kıbrıslıları ilgilendiren birçok
konudan bahsetmektedir.
Kitabın geliri Lefke ve Çevresi
Öncü Kadınlar Derneği'nin çalışmalarına armağan edilmiştir.
Toplumumuza şu çağrıda bulunmak
istiyorum, bir eser niteliği taşıyan
“Kıbrıs Tarihinde Yağmuralan
(Vroişa)” kitabının toplumumuzca
incelenmesi gerektiğine inanıyorum,
toplumumuz kendi tarihine dair
birçok ayrıntıyı burada bulacaktır.
Kıbrıs'ta devam eden toplumlar arası
görüşmelerin başarılı olmasını
temenni ediyor, adil ve kalıcı bir
çözümün başarıya ulaşmasını arzuluyorum. Ancak unutulmaması
gerekir ki barış görüşmelerinin 50
yıl sonra ve batılı egemen güçler
tarafından hızlandırılmasının esas
nedeni malesef yine Doğu Akdeniz'de uzun vadeli çıkarlarını,
jeopolitik, ekonomik ve özellikle enerji kaynaklarının sömürülmesini
hedefliyor.”