TUEMsanat Basım Yayım Dilan Özdemir - Nem | Page 53
NEM
Buraların görülmez üçlüsüdür Yetmiş, Kırık, Ses.
Yetmiş kafası yere eğik, ağır ağır yürümesi ile bilinir -bu üçü
arasında. Kısa bacaklarına uzun ve bol gelen kimbilir kimin panto-
lonunun ceplerine saklar kararmış ellerini. Öyle yürür. Bazen Ses
“Ne düşüyorsun öyle kara kara?” diye sorar da, “Ne düşünecem len
deli miyim ben!” der, azarlar onu. “Yarım akıllıyım sadece.” diye-
rek de tamamlar kendini.
Kırık, Yetmiş’in tam tersidir. Hiç eğmez kafasını. Her şeyi,
herkesi yeni doğmuş bebek gibi izler durur. “Biliyorum, ben bir
gün kör olacam.” der. “Ne kadar çok şey görürse gözlerim kârdır.”
Birisi yanından geçince çok heyecanlanır, koca bir tebessümle
gözlerini kapatır. Elleri her şeye dokunarak hissederken ruhu da
yanından geçenin canını böyle hissediyordu. Diğerlerinin haberi
olmasa da kendini bir anlığına onlara ortak olmuş sayıyor garibim,
seviyor.
Ses, bu iki görünmezden daha görünmezdir. Çok nadir konuşur,
duyulmayacak denli kısık sesle. Kafası hep sol omzuna dayalıdır.
Gözleri hep dalgın, yorgun, uykulu. Açıksa da yarı açık. Konuşmaya
yeltenecek olsa bağırır Yetmiş:
-Sus ulan! Uykumu getirdin be sus!
-Zaten konuşmaya alışık değilim ki ben, der susar Ses. Yenilgiyi
kabullenir hemen, kendini susması gerektiğine inandırır.
54