BANA BİR MASAL ANLAT
Daha yola çıktığımız andan itibaren bu işe girdiğimize
pişman olmuştum. Yol bozuk, hava soğuktu ve sanki
sonsuza kadar devam edecekti bu konforsuz yolculuk.
Otobüsten indiğimizde de pişmanlığım aynı yoğunlukta
devam ediyordu. Küçücük okula girdik ve çocukların
sınıflarında bizi beklediğini fark ettim. O gün masal
dünyasının Kibritçi Kız’ı olarak karşılarına çıkacaktım.
Ancak sınıfa girdiğimde, içimde garip bir suçluluk
duygusu hissettim, yolculuk süresince hiç durmadan
sızlandığım içindi belki.
Bu suçluluğu omuzlarıma yükleyen, çocukların
bakışlarındaki neşeydi. Her zaman çocuklara yağdırılan
övgüleri, o çocukların gözlerine baktığımda anlamıştım.
8
THE CLAPPER 2018 - 2019
Şehirde açgözlülükle ve kıskançlıkla yanıp tutuşan
çocukları bilemem ama o köyde, sıradan bir çocuğun çoğu
zevkinden mahrum yaşayan bu köy çocukları, dünyada
masumiyetin bozulmamış tek temsilcileriydi belki de.
Asansörde karşılaştığımız komşumuza söylediğimiz iyi
akşamlar sözünde değil, o çocukların gülümsemelerinde
tadabilirdik gerçek samimiyeti.
Kendi kendime güldüm, gelmeden önce çocuklara
acıyacağımı düşündüğüm için. Çünkü çocuklarla
konuşurken tam tersi olmuştu, kendime acımaya
başlamıştım. Tüketimin, hırsın gözümüzü bürüdüğü,
memnuniyetsiz,
sudan
sebeplerden
girdiğimiz
depresyonlarla geçen yaşamımızda, oradaki çocukların
yaşadığı neşeyi hiçbir zaman hissedemeyecektik. Hatta
biz değil mutluluğu, üzüntüyü bile o çocuklar kadar saf
ve temiz yaşayamayacaktık.
Çocuklarla sohbetin tadına varamadan ziyaretimizin
bitmesi, hepimizde bir burukluğa sebep olmuştu. Kimi
çocuklar ağlıyordu, kim bilir belki benim gözyaşlarım,
onların gözlerinden dökülüyordu. Yolda giderken
düşünceler kafamda susmadı. Bize çocuklara tiyatroyu
tanıtacağımız, onları masalların dünyasına götüreceğimiz
söylenmişti.