THE CLAPPER 2018-2019 | Page 18

Sarı Kasımpatılara ulaşan Relt ellerini nazikçe uzatarak kasımpatıları yavaşça ve özenle kopardı. Metrelerce öteden görmeme rağmen Relt’in duyduğu güveni çiçeklere aktarışını hissedebiliyordum. Çiçekler kısa bir süre sonra ışıldadı ve büyümeye başladı. Işıkları o kadar parlaktı ki ataları Remad’ın ilk yırtıcıları olan ve üstünde Kırmızı Pelerinli şövalyeleri taşıyan beyaz atlar huysuzca kişnemeye başlamıştı. Mor derilerini ve yüzyılların yükünü taşıyan kırışıklıklarla iç içe olan yüzlerini açığa çıkaran beyaz tülleri kaldıran şövalyeler hiçbir şeyin farkına varamadı. Sarı kasımpatılar Relt’e dost olduklarını belli etmişlerdi. Tam bu anda kayalıkların tepesinde, mağaramın hemen yanında Sarı Maskeliler, Relt’in dostları –benim dostlarım-, kurtarıcılar belirdi. Maskelilerin başı Soh, Relt’in yıllardır görmeye hasret kaldığı o işareti verdi. Tüm maskeliler hazırdı. Kayalıkların tepesinde milyonlarca sarı kasımpatı taçyaprakları yağdı. Her bir maskelinin avuçlarından dökülen yapraklar Relt’e kalkan olan kasımpatıyla buluşuyor ve onun büyümesine yardım ediyordu. Nihayet son yaprak kasımpatına değince Relt kayalıkların tepesine, maskelilerin yanına kadar yükselmişti. Artık benim de zamanım geldi. Mağramdan çıkarak emin ve ağır adımlarla maskelilerin yanına gittim. Anlamışlardı. Anında çember olan maskeliler elimdeki Remad’ın ilk pusulasına gözlerini çevirdiler ve sessizlik içinde pusulayla ortalarına geçmemi izlediler. Pusula toprağa değmez değmez iğnesi hareket etmeye başladı. Durdu. Tüm maskelilerin, Soh’un ve özellikle Relt’in merak dolu ve beklenti dolu bakışlarıyla gözlerim buluştuğunda doğru zaman gelmişti. Doğu yukarıdaydı. Pusula maskelilere ihanet etmedi. Doğu yukarıdaydı. Relt’in kabusu sona ermişti. Doğu yukarıdaydı. Kırmızı Pelerinliler’in ve Remad’ın çöküşü yakındı. Ben Naks. Sarı Maskeliler’le Doğu’ya gidiyoruz, yukarıya. Biz yürüdükçe Remad, Kırmızı Pelerinliler ve Sessizlik Kuleleri toprağa karışıyor. Onları hayalleri bir dünyadan öbürüne sürüklüyor. Onlar hepsinin arasında kayıp. Biz Sarı Maskelileriz. ŞİİR Ve her sisli dağın ardında Bir çığlık yatardı. Çığlıkla uyanırdı bozkır, Çığlıkla yanardı. Ve siyah, beyaz, gri yaban atları; Karlı gözlerin toprağa verdiği Başka baharlar olurdu bazen… Ve sen çıkageliyorsun Rüzgârların kâbuslar gibi uğuldadığı Bir zemheri akşamı. Karlı bir gökyüzü oluyor sesin, Kristal bir uvertür. Donmuş bir dere yatağı oluyor dilim, Konuşmayı unutuyorum… Furkan KARAGÖLGE 12 - A Zeynep Ayça ŞENOL 10-C TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ZÜMRESİ ÖĞRETMENLERİ 18 THE CLAPPER 2018 - 2019 Zümre Başkanı Hülya BAYRAM Öğretmenler Gülşah AKBULUT Cennet BOZKURT Volkan DURAN Adnan SAYIM