le Kyle’m dikkatini derhal çekecektik. Tabii, sahte FBI ajanları ve
bu sabah tanıştığım yeni arkadaşlarım derken, gizli sığınağımızın
yerini belli etmiş, Kyle Kirsch’ün dünyayı ele geçirmesine engel
olma yönündeki haince planlarımızı açık etmiş olabilirdik.
Kötü adamları terletmek, en büyük zevklerimden biriydi.
Tabii iyi adamları terletmeyi de seviyordum, ama çok fark lı
yollardan.
Dönerken Santa Fe’den geçmemiz gerekti, ben de oradaki
hapishanenin müdür yardımcısı olan Neil Gossett’la baş başa
konuşma fırsatı buldum. Aslında biz yoldayken telefon etmiş, ona
uğramam
için bayağı ısrar etmişti.
Asistanı bize
randevu
vermişti, çünkü hapishanelerde randevular çok önemliydi.
Cookie, kızı Amber’la yaptığı telefon konuşması bittiğinde,
“Sence Neil sana o tür bir bilgi verir mi?” diye sordu. Duyduklarıma bakılırsa Amber babasının yanında iyi vakit geçi riyordu, bu da Cookie’nin endişelerini dindirmişti. “Yani, zi yaret
kayıtları gizli değil mi?”
“Her şey sırasıyla” dedim arabayı hapishaneye sürerken. Cep
telefonumu çıkarıp Bob Amca’vı aradım.
Cookie dizüstü bilgisayarının tuşlarına tıklarken, “Aa” de di,
“senin Sahibe Kadifeçiçeği e-postama cevap vermiş.”
“Sahi mi? Benden söz etmiş mi?”
Cookie alçak sesle güldü. “Eh, ona ölüm meleğinden ne istediğini sormuştum, o da şöyle demiş. ‘Bu ölüm meleğiyle be nim
aramda.’”
“Benden bahsetmiş! Tatlı bir kadın.”
Cookie başıyla onaylarken Bob Amca sert bir sesle, “Elinde ne
var?” dedi.
“Şahane memeler dışında mı?”
“Vaka hakkında.”
Amma aksiydi. “Hepsini mi söyleyeyim, yoksa özet mi ge çeyim?”