"Olan oldu," dedim yumuşak bir tonla.'"Bunların hepsi daha ben kendi adıma karar
veremeyecek kadar küçükken planlandı. Eminim Lordum kralın arzularını yerine getirmekle
doğaı olanı yapmıştır."
"Fakat bir şey için gücümü kullanabilirim," dedi William. "Bu yaz Hever'a gitmene izin
vermesini sağlayacağım. Senin için hiç olmazsa bu kadarını yapabilirim."
Başımı kaldırdım. "Çok memnun olurum," diye fısıldadım. Catherine'i yeniden göreceğimi
düşünmek gözlerimi yaşlarla doldurdu. "Lordum, inanın bu beni çok memnun eder."
220 ¦ Philippa Gregoıy
William sözünü tutacak kadar iyi yürekliydi. Babamla konuştu, dayımla konuştu ve son olarak
kralla konuştu. Bütün yazı Catherine'le birlikte Hever'da geçirmeme ve onunla Kent'in elma
bahçelerinde yürümeme izin verildi.
Yaz ayları boyunca George iki defa habersiz ziyarete geldi, atının üstünde şapkasız ve gömlekle
şatonun bahçesine girip bütün hizmetçileri çılgınca bir arzu ve endişeye boğdu. Anne ona peş
peşe sarayda neler'olup bittiği, kimin kiminle flörtleştiğiyle ilgili soaılar yağdırdı ama o
durgundu, ihtiyatlıydı. Sık sık gündüz sıcağında taş basamaklardan odasının yanındaki küçük
kiliseye, aşağıdaki hendeğin sularının beyaz tavanda dans ettiği yere çıkıyor, sessizlik içinde
dizlerinin üzerine çöküp dua ediyor ya da istediği gibi hayaller kuruyordu.
Karısından yana çok dertliydi. Jane Parker onunla asla Hever'a gelmedi, gelmesine izin
vermedi. Bizimle geçirdiği bu günler karısının ışıl ışıl meraklı gözlerinden, skandal yaratma
hırsından uzakta geçen günlerdi.
"Hakikaten bir canavar," diye tarif etti bana karısını duygusuz bir tonla. "Korktuğum kadar
kötü."
Şatonun ana girişinin önündeki süslü bahçenin ortasında oturuyorduk. Etrafımızdaki çalılar ve
bitkiler birer resim gibi şekillendirilmiş, her bir çalı olması gereken yerde, her bir bitki olması
gerektiği gibi dalgalanıyordu. Biz üçümüz çatıya vuran yağmur damlaları gibi insanı
sakinleştiren bir şırıltıyla akan çeşmenin önündeki taş banka serilmiştik. George esme r başını
kucağıma yaslamış, ben başımı geriye verip gözlerimi kapamıştım.
BOLEYN KIZI "221
Taş bankın diğer ucundaki Anne bize baktı. "Ne kadar kötü mesela?"
George gözlerini açtı ama doğrulmaya üşendi. Elini kaldırıp parmaklarıyla karısının kötü
yanlarını saymaya başladı. "Birincisi feci kıskanç. Kapıdan her çıkışımda gözleri üzerimde ve
kıskançlığını alaylı sataşmalarla dışa vuruyor." "Alaylı mı?"
"Yani mesela," dedi George sabrı taşarak. Sesini inceltip devam etti, "Bir daha o kadının sana
baktığını görürsem Sör George hakkında farklı şeyler düşünmeye başlayacağım! O kızla bir
kere daha dans edersen Sör George onunla da seninle de hesaplaşacağız!"
"Anladım," dedi Anne. "Çok feci." "İkincisi," dedi George listesine devam ederek. "Eli hızlı.
Cebimde özlemeyeceğimi düşündüğü bir şilin varsa, çabucak yok oluveriyor. Etrafta süslü bir
şey gördüğünde saksağan gibi kapıveriyor."
Anne kendini kaptırmıştı. "Gerçekten mi? Bir keresinde altın rengi kurdelem yok olmuştu. Hep
onun aldığını düşünmüştüm."
"Üçüncüsü," diye devam etti George. "Ve en kötüsü. Kızışmış köpekler gibi yatağın etrafında
beni kovalıyor." Şaşkınlıkla burnumdan bir kahkaha patlattım. "George!" "Gerçekten," dedi.
"Ödüm patlıyor." "Senin mi?" diye sordu Anne kaşlarının çatarak. "Hoşuna gideceğini
sanırdım."
Doğrulup başını iki yana salladı. "Düşündüğün gibi değil işte," dedi heyecanla. "Sadece ateşli
olsa takmazdım, ateşini odadan dışarı yansıtmayıp beni utandırmadığı sürece. Ama öyle değil.
Şeyden hoşlanıyor..." Durdu. "Lütfen anlat," diye yalvardım.
222 ¦ Philippa Gregory
Anne hemen kaşlarını çatarak beni susturdu. "Şşşt. Bu önemli. Neden hoşlanıyor George?"
"Düşündüğünüz gibi değil," dedi George sıkıntıyla. "Sadece şehvet olsa başa çıkabilirim.
Çeşitlilik de değil, biraz azgınlık benim de hoşuma gider. Ama istediği sanki üzerimde bir güç
kurmak. Geçen gece hizmetçilerden birinin gelmesini isteyip istemediğimi sordu. Bana bir kız
getirmeyi teklif etti ve daha beteri oturup bizi seyretmek istedi." "Seyretmeyi mi seviyor?" diye
sordu Anne. George başını salladı. "Hayır, bence organizasyonu seviyor. Sanırım kapıları
dinlemekten, kapı deliklerini gözlemekten hoşlanıyor. Galiba işleri ayarlayıp sonra olanları
seyretmeyi seviyor. Hayır dediğimde de..." Aniden durdu. "O zaman ne teklif etti?" George