Test Drive | Page 84

"Olan oldu," dedim yumuşak bir tonla.'"Bunların hepsi daha ben kendi adıma karar veremeyecek kadar küçükken planlandı. Eminim Lordum kralın arzularını yerine getirmekle doğaı olanı yapmıştır." "Fakat bir şey için gücümü kullanabilirim," dedi William. "Bu yaz Hever'a gitmene izin vermesini sağlayacağım. Senin için hiç olmazsa bu kadarını yapabilirim." Başımı kaldırdım. "Çok memnun olurum," diye fısıldadım. Catherine'i yeniden göreceğimi düşünmek gözlerimi yaşlarla doldurdu. "Lordum, inanın bu beni çok memnun eder." 220 ¦ Philippa Gregoıy William sözünü tutacak kadar iyi yürekliydi. Babamla konuştu, dayımla konuştu ve son olarak kralla konuştu. Bütün yazı Catherine'le birlikte Hever'da geçirmeme ve onunla Kent'in elma bahçelerinde yürümeme izin verildi. Yaz ayları boyunca George iki defa habersiz ziyarete geldi, atının üstünde şapkasız ve gömlekle şatonun bahçesine girip bütün hizmetçileri çılgınca bir arzu ve endişeye boğdu. Anne ona peş peşe sarayda neler'olup bittiği, kimin kiminle flörtleştiğiyle ilgili soaılar yağdırdı ama o durgundu, ihtiyatlıydı. Sık sık gündüz sıcağında taş basamaklardan odasının yanındaki küçük kiliseye, aşağıdaki hendeğin sularının beyaz tavanda dans ettiği yere çıkıyor, sessizlik içinde dizlerinin üzerine çöküp dua ediyor ya da istediği gibi hayaller kuruyordu. Karısından yana çok dertliydi. Jane Parker onunla asla Hever'a gelmedi, gelmesine izin vermedi. Bizimle geçirdiği bu günler karısının ışıl ışıl meraklı gözlerinden, skandal yaratma hırsından uzakta geçen günlerdi. "Hakikaten bir canavar," diye tarif etti bana karısını duygusuz bir tonla. "Korktuğum kadar kötü." Şatonun ana girişinin önündeki süslü bahçenin ortasında oturuyorduk. Etrafımızdaki çalılar ve bitkiler birer resim gibi şekillendirilmiş, her bir çalı olması gereken yerde, her bir bitki olması gerektiği gibi dalgalanıyordu. Biz üçümüz çatıya vuran yağmur damlaları gibi insanı sakinleştiren bir şırıltıyla akan çeşmenin önündeki taş banka serilmiştik. George esme r başını kucağıma yaslamış, ben başımı geriye verip gözlerimi kapamıştım. BOLEYN KIZI "221 Taş bankın diğer ucundaki Anne bize baktı. "Ne kadar kötü mesela?" George gözlerini açtı ama doğrulmaya üşendi. Elini kaldırıp parmaklarıyla karısının kötü yanlarını saymaya başladı. "Birincisi feci kıskanç. Kapıdan her çıkışımda gözleri üzerimde ve kıskançlığını alaylı sataşmalarla dışa vuruyor." "Alaylı mı?" "Yani mesela," dedi George sabrı taşarak. Sesini inceltip devam etti, "Bir daha o kadının sana baktığını görürsem Sör George hakkında farklı şeyler düşünmeye başlayacağım! O kızla bir kere daha dans edersen Sör George onunla da seninle de hesaplaşacağız!" "Anladım," dedi Anne. "Çok feci." "İkincisi," dedi George listesine devam ederek. "Eli hızlı. Cebimde özlemeyeceğimi düşündüğü bir şilin varsa, çabucak yok oluveriyor. Etrafta süslü bir şey gördüğünde saksağan gibi kapıveriyor." Anne kendini kaptırmıştı. "Gerçekten mi? Bir keresinde altın rengi kurdelem yok olmuştu. Hep onun aldığını düşünmüştüm." "Üçüncüsü," diye devam etti George. "Ve en kötüsü. Kızışmış köpekler gibi yatağın etrafında beni kovalıyor." Şaşkınlıkla burnumdan bir kahkaha patlattım. "George!" "Gerçekten," dedi. "Ödüm patlıyor." "Senin mi?" diye sordu Anne kaşlarının çatarak. "Hoşuna gideceğini sanırdım." Doğrulup başını iki yana salladı. "Düşündüğün gibi değil işte," dedi heyecanla. "Sadece ateşli olsa takmazdım, ateşini odadan dışarı yansıtmayıp beni utandırmadığı sürece. Ama öyle değil. Şeyden hoşlanıyor..." Durdu. "Lütfen anlat," diye yalvardım. 222 ¦ Philippa Gregory Anne hemen kaşlarını çatarak beni susturdu. "Şşşt. Bu önemli. Neden hoşlanıyor George?" "Düşündüğünüz gibi değil," dedi George sıkıntıyla. "Sadece şehvet olsa başa çıkabilirim. Çeşitlilik de değil, biraz azgınlık benim de hoşuma gider. Ama istediği sanki üzerimde bir güç kurmak. Geçen gece hizmetçilerden birinin gelmesini isteyip istemediğimi sordu. Bana bir kız getirmeyi teklif etti ve daha beteri oturup bizi seyretmek istedi." "Seyretmeyi mi seviyor?" diye sordu Anne. George başını salladı. "Hayır, bence organizasyonu seviyor. Sanırım kapıları dinlemekten, kapı deliklerini gözlemekten hoşlanıyor. Galiba işleri ayarlayıp sonra olanları seyretmeyi seviyor. Hayır dediğimde de..." Aniden durdu. "O zaman ne teklif etti?" George