Buzul patlamaları kızın tatlı ve hüzünlü sesine davul ritimleriy-le eĢlik ediyordu.
Ayaa, yaa, yapape! Ayaa, yaa, yapape! Ajâ-jâ, ajâ-jâ-jâ... Aji, jai, jâ...
Söyle bana dünyadaki bayat güzel miydi? Ne zaman Ģafak dünya üzerine yükselse
Ve yüce güneĢ Gökyüzünde süzülse Burada neĢeyle dolarım. Ama senin olduğun o yerde
Ġçimde korkuyla yatıp titrerim Kurtlardan ve kaynaĢan mikroplardan Ya da köprücük
kemiğimi yiyen Ve gözlerimi oyan Ruhsuz deniz yaratıklarından Aji, jai, jâ... Ajâ-jâ, ajâ-jâjâ... Ayaa, yaa, yapape! Ayaa, yaa, yapape!
Crozier titreyerek uyandı ve Sessizlik'in de uyanık olduğunu gördü. Kız karanlıkta
gözlerini kırpmadan ona bakıyordu. DehĢete kapıldığı o anda bu sesin kıza ait olmadığına
karar vermiĢti. Çünkü kızdan dinlediği ölü adamın Ģarkısındaki sesle bu son dinlediği ses
aynı değildi. Bu da ölü adama söylenen bir Ģarkıydı; ama doğmamıĢ oğlunun sesinden.
Crozier ve karısı ayağa kalkıp törensel bir sessizliğe hüründüler. DıĢarısı, sabah bile
olsa hâlâ karanlıktı; gökyüzündeki binlerce ıĢığın danslarına ara verdiği bir karanlık.
Parçalanan buzun sesi davul vuruĢlarına benziyordu.