Test Drive | Page 483

Bu yerin önceki hafta geçmiĢ oldukları diğer buz kütlelerinden bir farkı yoktu. Biraz düz, belki daha dar buz bloklar ve basınç sırtları vardı ama gerçekte sadece bir buzul parçasıydı. Crozier uzaktaki tek tük küçük polhıia'hn görebiliyordu. Koyu renkli sulan beyaz buzdaki lekeler gibiydi; buz burada kırılır ve hiçbir yere gitmeyen pek çok küçük parçaya ayrılırdı. Eğer bahar bu yıl gerçekten iki ay önceden gelmiyorsa, onun taklidini iyi yapıyor demekti. Crozier buzdaki erken çözülmeleri daha önceki kutup deneyimlerinden biliyordu. Buz parçaları nisan ayının sonlarına veya daha geç bir tarihe kadar erimeye baĢlamazdı. Bu sırada, açık suda yer yer fokların nefes delikleri bulunabilirdi, muhtemelen balina veya kılıç balığı avlama Ģansı da doğabilirdi ama Sessizlik avla ilgilenmiyordu. KoĢum takımlarını bırakıp etrafa baktılar. Güneyden gelen alacakaranlığın geçmesini beklerken kızağı çekmeye kısa bir ara vermiĢlerdi. Sessizlik, Crozier'ın önüne geçti, önce kocasının eldivenlerini daha sonra kendi eldivenlerini çıkarttı. Rüzgâr çok sertti ve ellerini bir dakikadan fazla dıĢarıda tutamıyorlardı. Sessizlik adamın ellerini kendi elleri arasına alarak ona baktı. BakıĢlarını doğuya çevirdi, sonra güneye ve son olarak yine Crozier'a baktı. Soru gayet açıktı. Crozier kalbinin hızla attığını hissedebiliyordu. YetiĢkinlik hayatında hiç bu kadar korkmamıĢtı. Elbette bu Hickey'in onu tuzağa düĢürdüğü geceki gibi değildi. "Evet," dedi. Sessizlik eldivenlerini giydi ve kızağı çözmeye baĢladı. Crozier eĢyaları indirmesine yardım edip kızağı boĢalttı, kızın burayı nasıl yeniden bulabildiğine ĢaĢırıyordu. Crozier, onun bazen yön bulmak için manzaraya değil yıldızlara ya da aya dikkat ettiğini öğrenmiĢti. GörünüĢte karlı boĢ bir arazide bile, kar sırtlarını ve rüzgârların oluĢturduğu kar tepeciklerini, hatta bu sırtların hangi yola doğru gittiğini tespit edebiliyordu. Sessizlik gibi, Crozier de zamanı ölçmeye; yalnız gün içindeki zamanı değil, uykuda geçen zamanı da ölçmeye çalıĢıyordu. Buz üstündeyken her zamankinden daha dikkatliydi. Özellikle ince buz tepecikleri, kıĢtan kalan buzlar, yeni basınç sırtları, kalın buz tabakası ve yeni buzullar tehlike oluĢturmaktaydı. ġimdi, bulutların hafif karartısı içinde uzak bir yol görüyordu. Tehlikeden; neredeyse görünmez olan çatlaklardan ve bozuk buzlardan kaçınıyordu; ama bunu yaptığının farkında bile değildi. Peki, nedc'n burası? Yapacakları Ģey için buranın uygun olduğunu nereden bilmiĢti? Bunu yapmak üzereyim, dediğinde kalp atıĢlarının hızlandığını fark etti. Daha vakit vardı. Hava kararmadan kızağa bazı çıtalar bağlayıp çadırın iskeletini yapmak için direkleri çözdüler, amaçları sadece birkaç gün durmaktı. Kar-ev inĢa etmek için gereken eğimi bulmak zorunda değillerdi ve süslü püslü bir çadır kurarak çok güç harcamalarına da gerek yoktu. Onları soğuğa karĢı koruması yeterliydi. Bu yüzden çadırın dıĢına konulması gereken çoğu deri içeri konulmuĢtu.