Rengârenk göğün altında Sessizlikle beraber kızağı iterken kendi kendine Francis
Rawdon Moira Crozier'ın hiçbir Ģeye inanmadığını hatırlattı.
Az çok bir Ģeye inanıyorsa, o da Hobbes'un Leviatban'ıydı.
Hayat yalnız, zavallı, iğrenç, yabani ve kısadır.
Akılcı bir adam bunu asla inkâr edemezdi. Francis Crozier, düĢlerine, baĢ ağrılarına
ve yeni tuhaf inancına rağmen, hâlâ akılcı bir adamdı.
Eğer smokinli bir adam bile, Londra'daki köĢkünün kömürle ısıtılan kütüphanesinde,
hayatın yalnız, zavallı, iğrenç, yabani ve kısa olduğunu anlayabilmiĢse; isimsiz bir adadaki
bir baĢka adam gökyüzünün çılgına döndüğü bu kutup gecesinde, kızağındaki yığınla
donmuĢ et ve kürkü binlerce kilometrelik buzullar üstünde çekerken hayatın gerçekten öyle
olduğunu nasıl reddedebilirdi ki?
Hele hayal etmenin bile tüyler ürpertici olduğu bir kaderi yaĢıyorken.
Kızağı kıyı boyunca ittikleri beĢinci günde, adanın sonuna geldiler ve Sessizlik
onları kuzeydoğuya yönlendirdi. Basınç sırtları ve yer değiĢtiren buz tabakaları yüzünden
burada yavaĢ ilerliyorlardı ve daha fazla çalıĢmak zorundaydılar. Kızağı kırmamak için de
yavaĢ hareket ediyorlardı. Ġçme suyu için fok yağı ocağında erittikleri karı kullanıyorlardı.
Buzun üstünde Sessiz-lik'in gösterdiği pek çok nefes deliği olsa da taze et yakalamak için
durmuyorlardı.
GüneĢ, her zamanki gibi sadece otuz dakikalığına gözüküyordu. Crozier saatten
emin olamıyordu; çünkü Hickey onu vurduktan sonra saati de giysileriyle birlikte
kaybolmuĢtu. Daha sonra Sessizlik onu kurtarmıĢtı... Nasıl yaptıysa. Hiç anlatmamıĢtı.
Bu ilk kez öldüğüm zamandı, diye düĢündü.
ġimdi ise baĢka bir Ģey olması için tekrardan ölmesi isteniyordu.
Ama kaç insan böyle ikinci bir Ģans yakalayabilirdi ki? Seferin-deki yüz yirmi beĢ
adamın öldüğünü ya da kaybolduğunu gören kaç YüzbaĢı böyle bir Ģey isterdi ki?
Ben kaybolabilirdim.
Crozier, her gece yatmak için soyunduğunda kolundaki, göğsündeki, karnındaki ve
bacağındaki yosunlu yaraları görüyor ve sırtındaki mermi izlerinin ne kadar korkunç
olduğunu hayal edebiliyordu. Bu yaralar, ömrü boyunca geçmiĢi hakkında sessiz bir
açıklama ve özür olarak kalacaktı.
Boothia'nın doğusuna doğru yürüyebilir, bu kıyılardaki ılık sularda Kraliyet
Donanması'ndan ve diğer Ġngiliz kurtarma gemilerinden saklanarak zenginlik içinde avlanıp
balık tutabilir ve Amerikalı balina avı gemilerini bekleyebilirdi. Birinin buraya gelmesi iki veya üç yıl sürse bile buna dayanabileceğine kesinlikle inanıyordu.
Daha sonra, kendi evi olduğuna bile Ģüphe duyduğu Ġngiltere'ye gitmektense
Amerikalı kurtarıcılarına hafızasını kaybettiğini, hangi gemiye ait olduğunu ve baĢına
gelenleri hatırlamadığını anlatabilirdi. Yaralarını da kanıt olarak gösterir ve balina avı sezonunun sonunda onlarla birlikte Amerika'ya gidip orada yeni bir hayata baĢlayabilirdi.