Durum iyi değildi. Bulunduğu yer çok kısaydı - yüksekliği iki buçuk metreden azdı ve
Blanky'yi hemen arkasındaki açıklığa atmıĢtı. Sağında, yaratığın ilerleyerek ve kükreyerek
buz bloğunun etrafını dolaĢtığını duyabiliyordu. Burada kalmakla bir kriket sahasının
ortasında bulunmak arasında bir fark yoktu. Ayrıca, duvarları buzdan çok kardan oluĢmuĢ
bu yarı sığınak, ancak geçici bir saklanma yeri olabilirdi. Yaratık karanlıkta pençelerini
kullanarak karlar arasında bir delik açabilir ve bir dakika içinde ona ulaĢırdı. Burada
kalmak ölmek demekti.
Dürbünüyle bakıp da gördüğü küçük buzdağları ne tarafta kalıyordu? Sol tarafımda,
diye düĢündü.
Soluna doğru sendeleyerek ilerledi, iĢini zorlaĢtıran buz bacalarına ve basınç
sırtlarına çarptı, yaklaĢık yarım metre derinliğindeki bir buz çukuruna girdi ve çıktı, alçak bir
buz yığınına çarptı, kaydı, tekrar ilerlemeye baĢladı, yaratığın buz bloğu boyunca
ilerleyiĢini ve üç metre kadar yakınına geldiğini duydu.
Daha büyük olan buzdağları Ģu buz yığınının arkasındaydı. Dürbünüyle gördüğü,
içinde bir delik olan buzdağı ise...
Bunlar her gün, her gece değiĢen Ģeylerdi...
... yıkılıyor, tekrar çıkıyor, buzun baskısına göre sürekli yeniden Ģekilleniyordu.
... yaratık arkasındaki eğimli buzdan düzlüğe, Blanky'nin o anda bulunduğu çıkmaz
sokağa gelmiĢti...
Gölgeler. Yarıklar. Çatlaklar. Buzlarca tamamen kapatılan açıklıklar. Hiçbiri
Blanky'nin girebileceği büyüklükte değildi. Bir saniye.
Sol tarafında, küçük, diklemesine uzanan dağın içinde, yaklaĢık bir metre
yükseklikte, bir delik vardı. Bulutlar hafifçe aralandı ve yıldızlardan beĢ saniyeliğine gelen
ıĢık Blanky'nin karanlık buz duvarındaki biçimsiz çemberi görmesine yetti.
Hemen ileri fırladı ve kendini o deliğin içine attı; buz tünelinin derinliği on metre mi
yoksa yirmi santim miydi? Bunu bilmiyordu. Ama deliğe sığmadı.
Kat kat giydiği elbiseler -soğuk havalar için giydikleri palto ve onun altına giydiklerionu fazla hacimli yapmıĢtı.
Blanky elbiselerini yırtarcasına çıkardı. Yaratık son eğimi de geçmiĢ, Blanky'nin
arkasına gelmiĢ, dört ayak üzerinde ilerliyordu. Buz uzmanı onu göremiyor -arkasına
bakmaya vakti yoktu-ama geliĢini hissediyordu.
Buz uzmanı arkasına bakmadan paltosunu ve diğer elbiselerini arkasına, yaratığın
üzerine fırlattı ve ağır elbiselerinden elinden geldiğince büyük bir hızla kurtuldu.
Buz uzmanı yaratıktan ĢaĢkınlığı çağrıĢtıran bir uluma duydu, arkasında sülfür
kokusu ile dolu bir rüzgâr hissetti, elbiselerinin parçalanıp buzların arasına fırlatıldığını
anladı. Ama yaratığın dikkatini bir an için baĢka bir Ģeye vermesi sayesinde beĢ saniye kazanmıĢtı.
Tekrar kendisini buzdaki deliğin içine fırlattı.