"ABD'nin yeni yönetiminin meydan okumayı kabul edip etmeyeceği hala belirsiz. Kesin olan, ABD'yi müttefikleri yakından izliyor olacak; düşmanları da öyle."
Tercüme Odası Ocak 2017 15
İttifakların değerinin açıkça sorgulandığı, benzeri görülmemiş bir başkanlık seçiminin ardından belki de asıl soru, ABD'nin müttefiklerine güvenip güvenemeyeceği değil, müttefiklerinin hala Amerika'ya güvenip güvenemeyeceğidir.
Ulusal güvenlik ekibini bir araya getirmekte olan Trump yönetiminin izleyeceği dış politika, Washington'da ve başta Amerika müttefikleri olmak üzere diğer başkentlerde bir tahmin ve belirsizlik kaynağı olmaya devam ediyor. İlk işaretler çoğunlukla olumlu: Trump Japonya başbakanıyla görüştü, birçok müttefik liderle konuştu ve NATO ile Asya'daki büyük ittifaklar da dahil olmak üzere kilit ittifakların önemini yeniden teyit etti.
Tarih, dünya ile ilgilenmeyip kabuğuna çekilmenin (Son sekiz yıldaki kısmi geri çekilmelerin sonuçlarının da desteklediği gibi) Amerikalıları güvende tutmadığını gösterdi. Dean Acheson'ın, Dışişleri Bakanı olarak (1949-1953) ABD'ye yönelik artan tehditlerle ve ABD içindeki şüphelerle uğraşmak zorunda kaldığı bir dönemde, en iyi şekilde belirttiği gibi, "perdelerimizi kapatıp, dolu bir silahla salonda oturup beklememeliyiz. Tecrit, gerçekçi bir eylem çizgisi değildir. İşe yaramadı ve pahalıya mal oldu."
1930'larda hüküm süren, 1950'lerin başında ve 1970'lerin ortalarında mücadele etmek zorunda kalınan, cezbedici bir tuzak olarak geri çekilme söylemi, bugün bir kez daha duyuluyor. Yeni bir yönetimin başlangıcında, ABD'nin yeni yönetiminin meydan okumayı kabul edip etmeyeceği, öncüllerinin yaptığı gibi Amerikalıları harekete geçirip geçirmeyeceği hala belirsiz. Kesin olan,: ABD'yi müttefikleri yakından izliyor olacak; düşmanları da öyle.