Temmuz 2019 temmuz2019 | Page 22

Ama nefse hep bildik seslenişler, “gel yapma, etme” deyişler. Karşılığı, başına buyruk serzenişler. Her durakta yeniden binişler. Hey hat nereye bu gidişler? Yaşamak bir gaflet denizini aşmakmış meğer kulaç kulaç ve bir yürekten taşmakmış derya derya. Surların yıkılmazlığını yıkmak, yolların geçilmezliğini geçmek ve ötelere çok ötelere göçmek yakın yakın. Bir mutsuzluk şiirini yırtmak en kederli yerinde ve onulmaz yaralara merhem sularda yıkanmak sepil sepil. Ümide yar bulutlar taşımak gözlere ve salıvermek, ümitsizliğe yağmur yağmur. Çölün ortasında serap olmak mâsivaya ve dost olmak dosta esen rüzgâra ılgıt ılgıt. Ve rüzgâr rüzgâr dolaşmak o en sevgili diyarı. Bunlar kalbe dokunup da dile gelen, yazıya dökülenler. Ya kalpte gizli kalıpta, edeben dile ulaşamayan, kalemle buluşamayanlar, bilmem hangi zindanda ebedi mahkumiyetlerini yaşayacaklar. Bu avare gezintimin sonu nereye varır bilmem, ancak hakkında hüsnü zannım var Ya Rab! Merhametinden ümitvarım, sevdiklerine muhabbetliyim, yerdiklerini almaz kanım. Zalimin zulmünü haykırışım var ve bir gecem, içinde seher seher ağlayışım, dua dua çağlayışım. Ne olur kapından bir an bile ayrılmama izin verme, kes o firarda ısrar yolları ve bağla çözülen tüm bağları. 22