TED Meşale Dergisi Haziran 2014 18. Sayı | Page 40
şiir içinde en fazla tartışmaya neden olan anlamın
şiirdeki yeri konusunda Orhan Veli’nin tavrı net ve
serttir: “Şiir bütün hususiyeti edasında olan bir söz
sanatıdır. Yani tamamıyla mânadan ibarettir. Mâna
insanın beş duygusuna değil, kafasına hitap eder.
Binaenaleyh doğrudan doğruya insan ruhiyatına
hitabeden ve bütün kıymeti mânasında olan hakiki
şiir unsurunun musiki gibi, bilmem ne gibi tali
(ikincil) hokkabazlıklar yüzünden dikkatimizden
kaçacağını da hatırdan çıkarmamalı.”2
Sıradan insanın yaşamını konu alan, şairanelik
yerine alayı ve mizahı yeğleyen, yerleşik dize
ve uyak kalıplarına sırt çeviren bir şiirdi Garip
şiiri. Onun şiire getirmeyi denediği yenilik,
taraftarlarınca iyi analiz edilmeden geniş bir
uygulama sahasına ulaştı. Onun kadar şiire ve dile
hakim olmayan, hevesi yeteneğinin çok önünde
onlarca genç, Kanık’ın ‘basit’liğini ‘bayağı’lıktan
ayırt edemedi. Dergiler birdenbire bu yeni tarzdaki
şiirlerle, giderek de bunun kötü örnekleriyle doldu.
Orhan Veli, -ondan daha uzun yıllar yaşayan- Melih
Cevdet ve Oktay Rifat bu limandan başkalarına
yelken açtı ama o kötü şiirlerin müsebbibi olarak
hep onlar görüldü. Hatta Orhan Veli, Garip’i beş
yıl sonra yeniden, bu kez tek başına yayımlarken
yazdığı yazıda bu değişimi şöyle andı: “Şiirdeki
garip mefhumu üzerine bugün bir yazı yazsam
herhalde aynı şeyleri yazmam. Ama bundan
dolayı kim beni haksız bulabilir? Onları beş sene
evvel yazmıştım. Beş sene sonra da aynı şeyleri
söyleyecek olduktan sonra ne diye yaşadım?”3
Şairin bu tavrı, şiirin tıpkı yaşam gibi sürekli
devinen, değişen bir alan olduğuna inanmasından
gelir. Nitekim kısacık ömründe şiiriyle ortaya
koydukları bunun göstergesidir.
Orhan Veli’nin şiirimize getirdiklerini, ondan bir
sonraki kuşağın önemli temsilcisi Cemal Süreya
şu şekilde özetler: “Orhan Veli’nin edebiyat
hayatımızda hiçbir şairinkine benzemeyen bir
kaderi oldu. Yeni şiirimizin, işlev olarak kurucusu
olan bu adam kuramını yazılarıyla değil, başka
iki şeyle yaptı: hayatıyla ve şiiriyle. Hayatıyla,
çünkü Orhan Veli hayat tarzıyla, sakalıyla, tipiyle,
serüvenleriyle, hakkında çıkarılan hikâyelerle de
yeni şiirin kuruluş yıllarında büyük rol oynadı.
Şiiriyle, çünkü Orhan Veli, yazacağı makaleleri de
şiirinde vermeye alışmıştı.”4
Orhan Veli, açtığı yolda yürüyemeden, talihsiz bir
kaza sonucu hayata veda etmeseydi, şiirimize
etkisi ne yönde değişirdi, tahmin etmek güç. Ancak, denilebilir ki son otuz yıldır Orhan Veli olayına
daha serinkanlı yaklaşılabiliyor. Şairin doğumunun 100. ölümünün 53. yılında, Türkçenin belki de
en çok tanınan şairine yeniden eğilmek, dünyanın
daha yaşanılır bir yer haline gelmesi açısından
önemli bir fırsat olarak değerlendirilebilir.
2 Orhan Veli, Garip, iç. Bütün Şiirleri, sf. 29, Adam Yay. 1998
3 A.g.e. sf. 20
4 Cemal Süreya, Orhan Veli’nin Yanlışı, iç. Şapkam Dolu Çiçekle,
sf. 114, YKY 2006
KÜLTÜR SANAT
37