TED Meşale Dergisi Haziran 2014 18. Sayı | Page 35
Çocuklardan çok şey
öğreniriz. Örneğin ne kadar
sabırsız biri olduğumuzu…
Franklin P Jones
.
Şu sıralar herkesin dilinde olan, herkesin ihtiyacını
duyduğu özgürlük. Çocuğundan yaşlısına,
zengininden fakirine, doğulusundan batılısına kadar
ihtiyaç duyulan ama bir o kadar da farklı tanımlara
sahip özgürlük. Herkes farklı algılıyor ve farklı farklı
anlamlar yüklüyor bu tanıma.
Çocukların verdiği özgürlük savaşı bence savaşların
en zorlusu. Yaşam boyunca varlığını hep hissetirecek
özgürlük anlayışının öğrenildiği, yerleştiği evredir
çocukluk dönemi. Taraflar ikiden fazladır çoğu kez.
Bir taraf çocuktan oluşurken, diğer taraf anne ve
baba tüm diğer aile fertleridir.
Çocuğun amacı otoritenin sınırlarını zorlayıp en uç
noktaya kadar esnetebilmektedir. Anne ve babanın
otoritesini sarsmak, yerle bir etmek, arzularına
kavuşmak için verdiği savaş özgürlüğüne kavuşmak
gibi görünse de, asıl amaç otorite duygusunun
yarattığı güvenliği yaşamaktır. Müthiş bir paradoks
değil mi? Gelin biraz açalım.
Özgürlük aslında insanın yaptıklarından sorumlu
olmasıdır bir anlamda. Yani iyisi kötüsü, günahı
sevabı kendine aittir. Oysa çocuk için bu kadar
özgürlük fazla değil mi? Çocuğun istediği, güven
duygusu, kendini emniyette hissetme arzusu. Ya
bir gün ebeveyni onu bırakırsa, yaşamı nasıl devem
eder? İşte bu varoluş endişesi onu tam güvenlikli
sınırları oluşturmaya ve bilmeye zorlar. Bu sınırlar
bilmenin yolu da otoritenin nerede başlayıp bittiğini
DOSYA 32