TED Meşale Dergisi Haziran 2013 16. Sayı | Page 18

Dünya çürük yumurta kokuyordu Kuzey Amerika’da Superior Gölü çevresinde bulunan kaya oluşumlarını inceleyen bilim insanları ilginç bir gerçeği ortaya çıkardı. Elde edilen bulgulara bakılırsa bundan 2 milyar yıl öncesinde var olan “yamyam bakteriler” birbirini yediği için kimyasal tepkimeler sonucunda dünyanın çürük yumurta gibi kokmasına sebep oluyordu. Bilim insanları şu günlerde tarihin en eski “yamyam bakteri” örneklerine ulaşmanın heyecanını yaşıyor. Batı Avustralya Üniversitesi’nden Dr. David Wacey’in başında bulunduğu araştırmada, çubuk şeklindeki Gunflintia fosillerini yiyen bir bakterinin 3 boyutlu görüntüsü elde edildi. Dünyadaki açlık sorununa çözüm: Böcekler Geçtiğimiz ay Birleşmiş Milletler (BM), Gıda ve Tarım Örgütü, Roma’daki merkezinde bir basın toplantısı düzenleyerek “Yenilebilir Böcekler: Gıda ve Yem Güvenliğinin Geleceği için Öneriler” adlı 200 sayfalık raporunu açıkladı. Rapora göre, şu anda dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan 2 milyar kişinin sofrasında halihazırda protein ve mineral açısından son derece zengin olan böcek çeşitleri de yer alıyor. Bu bilgi, kültürel bir detay sunmanın çok ötesinde bir öneme sahip; çünkü insanoğlunu bugün tehdit eden ve yarın çok daha fazla tehdit edecek açlık sorunu karşısında bir çözüm önerisine ilham veriyor. Raporda belirtilen rakamlara göre 1 kilogram et elde etmek için büyükbaş bir hayvan 8 kilogram, böcekler ise sadece 2 kilogram yem tüketiyor. Böcekler, çevreyi tehdit eden sera etkisi yaratan gazları da büyükbaş hayvanlara göre çok daha az üretiyor; üstelik insan ve hayvan atıklarının yanı sıra çürümüş bitkilerle de beslenme özelliğine sahipler. Bu da onları iki misli “çevreci” kılıyor. Kendi toplumumuzdan hareketle konuşacak olursak, karidesin yenilebilir, çekirgenin ise “iğrenç” olduğu düşüncesi, aslında tamamen kültürel olarak belirlenmiş bir önkabul. Bizlerin afiyetle yediği “işkembe”, sözgelimi Batılı toplumların çoğu için “iğrenç”ken, Fransızların yediği salyangoz veya kurbağa bacağı bizler için kabul edilemez. Bu durumda Birleşmiş Milletler’in önündeki en büyük engel, insanların neyin “yenilebilir” olduğu konusundaki köklü kabullerini kırmak gibi gözüküyor… 16 Gölün kuzeyinden batısına kadar uzanan ve ‘Gunflint chert’ olarak bilinen antik kaya oluşumu, 1.9 ile 2.3 milyar yıl öncesine uzanan bakteri kalıntıları barındırıyor. Kayalarda araştırma yapan bilim insanları, Gunflintia adı verilen bir siyanobakteri (fotosentez yapan bakteri) ile beslenen mikrop tespit etti. Gölün kuzeyinden batısına kadar uzanan kayalıklarda araştırma yapan ekip, Gunflintia bakterisinin dış yapısının ölü bir bakteriye kıyasla çok daha delikli, yani hasarlı olduğunu fark etti. Yapılan araştırmalar sonucu hasarlı bakteri fosillerinin bir başka bakteri tarafından yenildiği ortaya çıktı. Sciencespacerobots sitesinin haberine göre, Profesör Braiser araştırma hakkında şu açıklamayı yaptı: “Dış beslenme, yemekten sonra vücudumuzda yaşanan tepkimelerle aynıdır. Midemizdeki bakteriler besinleri çözerler. Bilimsel bulgular, bu kimyasal tepkimenin 3.5 milyar yıl öncesine uzandığını gösteriyor. Modern günümüzde, tepkimelerden ortaya çıkan hidrojen sülfür biyolojik olarak boşaltılıyor. Ancak 1.9 milyar yıl öncesini düşünürseniz, dünya çürük bir yumurta gibi kokuyordu.”