TED Meşale Dergisi Aralık 2012 15. Sayı | Page 12

kazanırsan hayatın değişir demişti. İleri görüşlü bir insanmış, dediği gibi oldu ve hayatım tamamen değişti. C.G: Burs programından, ortaokul üçüncü sınıftayken dershane arkadaşım olan Selin’in defterini alırken defterin arasındaki bursluluk sınavı kağıdını yere düşürdüm. Ne olduğunu sordum. O da bana bursluluk programını anlatarak sınava girmem için beni ikna etti. A.Z.H: İlköğretim müdürüm sayesinde oldu. Mahallede futbol oynuyordum. Babam, müdürümün beni çağırdığını söyledi. Alelacele okula gittim. Terli, nefes nefese kalmış bir şekilde odasında bitiverdim. Türk Eğitim Derneği’nden ve okullarından uzun uzun bahsetti. Çok heyecanlanmış, kazanmış kadar sevinmiştim. Türk Eğitim Derneği Tam Eğitim Bursu hayatınızda neleri değiştirdi? Katkılarından bahsedebilir misiniz? C.K: Benim için hayatımın kırılma noktası Tam Eğitim Bursu’dur. Çankırı’da kendi imkânlarımla TED gibi bir okulda okumam imkânsızdı ama Tam Eğitim Bursu ile TED Polatlı Koleji’nde mükemmel bir eğitim aldım ve bu eğitim sayesinde İstanbul’da üniversite okuma fırsatı buldum. Ben bugün bulunduğum yeri, okuduğum okulu, aldığım eğitimi Türk Eğitim Derneği’ne borçluyum. C.G: Tam Eğitim Bursu hayatımın dönüm noktalarından birisidir. Çünkü Kayseri’de yaşadığım beldenin dışında bir lisede okumam maddi olanaklardan dolayı oldukça zorken ben TED Kayseri Koleji gibi bir okulda mükemmel bir eğitim aldım. Hem aldığım sınava yönelik dersler, hem sosyal aktiviteler dört yılda beni oldukça geliştirdi ve yine üniversiteyi İstanbul’da benim için çok değerli bir okulda okumamın yolunu açtı. Maddi olarak elbette 10 çok büyük bir destekti, fakat bir de manevi desteği var. Türk Eğitim Derneği’ndeki toplantılarımız, gezilerimiz, yemeklerimiz, İstanbul’da da bir ailemiz olduğu hissini verdi her zaman... A.Z.H: Klasik bir söylem olacak belki ama bakış açımı değiştirdi diyebilirim. Sonuçta geldiğiniz yerden çok ama çok farklı bir yerdesiniz, insanlar farklı, davranışlar, konuşulan şeyler farklı. Sudan çıkmış balığa dönmüştüm. Ama kolay adapte oldum veya adapte olmak zorunda kaldım. Ailemden uzak yaşamayı öğrendim. Ailem her an yanımda olmadan tek başıma ayakta kalmayı öğrendim. Karındaşınız olmayan birine öz kardeşinizmiş gibi bakabilmeyi öğrendim. Arkadaşlık, dostluk, sadakat, sevgi, saygı, emek gibi kelimelere farklı anlamlar yüklemeyi öğrendim. Farklı illerde, farklı koşullarda yaşayan öğrenciler olarak TED ailesinin birer üyesi oldunuz. Diğer arkadaşlarınızla organizasyonlarda bir araya geldiğinizde neler hissediyorsunuz? Aranızdaki bağdan biraz söz eder misiniz? C.K: Polatlı’daki yatakhanemiz adeta bir Türkiye mozaiğiydi. Her yöreden, her kültürden arkadaşlarımız oldu. Yatılı kalmaya başladığımızda hepimiz çocuk yaşlardaydık. Beraber genç olduk, beraber yetişkin olduk. Kişiliklerimiz beraber oturdu. Herkesten bir şeyler öğrendik. Paylaşmayı öğrendik, sosyal yaşamı öğrendik. Bu sebeple aramızdaki bağ arkadaştan öte kardeş bağı gibidir. C.G: Yukarıda da bahsettiğim gibi, tanıdığım hiç kimse olmadan geldiğim İstanbul’da kocaman bir ailem oldu. A.Z.H: Yan yana geldiğimiz zaman ilk verdiğimiz tepki genelde ivedilikle koşup, sımsıkı sarılmak oluyor. Duygulanıyoruz. Anılarımızdan bahsediyoruz