bulunduğunu gözlemlediğimiz sürece devam etmeli
çoçuklarımız. Farklı ihtiyaçları olan çocuklarımız ya
da farklı dönemlerde çocuklarımızın farklı ihtiyaçları hep odak noktamız olmalı. Örneğin hiperaktivite,
dikkat eksikliği gibi sorunların çözümlenmesinde
tüm gelişmiş toplumlar, sanat ve spor dallarından
destek alıyor. Bu alanlar, çocuklarımıza hem kendilerini ifade etmede farklı beceriler kazandırıyor,
hem etkin sosyal ve iletişim becerileri kazanmalarına destek oluyor, hem de birey ve grup performansı
hakkındaki farkındalıklarını artırabiliyor. Ama sadece
çocuklarımız için doğru seçilmiş yetkin okul dışı faaliyetler bu etkilere sahip. Dolayısıyla tek karar noktamız, çocuğumuzun kursa gidip gitmemesi olmamalı;
gidecekse ne sıklıkta, hangi alanda ve hangi yaşta,
hangi kursa gitsin gibi detayları içermeli. Bu soruların
cevaplarını oluştururken, çocuğumuzu iyi tanımak,
ihtiyaçlarına odaklanmak bizi doğru karara ulaştıracak iki etkin anahtar.
Yeni çağı tanımlama, yeni çağı oluşturma gücü onlarda. Dolayısıyla donanımlarının fazla olması gerekiyor; çünkü bizler geleceğin dünyasını yetiştiriyoruz.
Yeteneklerin erken yaşta keşfi ise başlı başına bir
konu. Aslında kurslar vasıtası ile çocuğumuzun ilgi
alanlarının ve yeteneklerinin saptanması ve bunların
doğru yönlendirilmesi ana hedeflerden biri. Bunun
yanında çok yönlü insanlar yetiştirmek, iyi yapamasa
bile, sanattan, spordan keyif alıyor olması, üzerinde
durulması gereken önemli noktalar. Kurslarla becerileri artırıp yeni alanları tanımalarını sağlarken aslında düşünce boyutlarını da geliştirmeyi hedefliyoruz.
Spor ve sanatın, hayatın her noktasına ayrı bir bakış
açısı sağladığı, iç disiplini geliştirdiği, sosyal alanlardaki etkinliği artırdığı, tartışmasız gerçekler. Hepimiz
iyi biliyoruz ki, çocuklarımız sadece fiziksel olarak
büyümüyorlar. Aynı zamanda zevkleri, beğenileri,
kabiliyetleri de gelişiyor. Bu alanlarda da çocuklarımızın beslenmesi gerekli. Bu yönde bir gelişim için,
bazen kurslar tek alternatif olarak algılanıyor. Oysa
bu alanları tanımaları, bunlarla tanışmaları okul ortamlarında zaten hedeflenen konular. Bazen aylarca
müzik kursuna devam etmektense, sevdiği insanlarla tek bir konsere gitmek daha fazla öğrenme sağlayabiliyor çocuğumuzun zihninde. Dolayısıyla kurs
seçimlerinde çocuğumuzun asıl ihtiyacını, istekliliğini
hesaba katmalıyız. Okul dışı faaliyetlerin, sporun, sanatın, çocuklarımızın akademik başarılarını desteklediği, kişisel gelişimlerine gerçek anlamda katkıda
Çocuklarımız, geleceğin büyükleri; ama bugün nihayetinde çocuklar. Oyun çocukları hepsi. Uzun okul
saatlerinden sonra evde vakit geçirmeyi, odalarını,
oyuncaklarını çok özlüyor çoğu. En çok da anne
babalarıyla zaman geçirmeyi… Okul, ödev ve sınavlarla geçen bir haftadan sonra, haftasonu kurstan
kursa taşınma, eve olan özlemi iyice artıyor.
Hem çocuklarımızın her anlamdaki gelişimlerine
destek olmak istiyoruz, hem de kurslarla hayatımıza giren başka bir çatışma alanı yaratmış oluyoruz.
Burada nasıl bir denge kurmak lazım; işte belki de
ana nokta bu.
Kursların; özellikle de sanat ve spor içerikli kursların
çocuklarımızın gelişimine katkısı, hele de erken yaşlarda; “DURUMSAL”. Kursları seçerken ve devam
etme kararı sırasında mutlaka çocuğumuzun kişisel
özelliklerine, yaşına, isteklerine ve ihtiyaçlarına kulak
vermeliyiz. Sadece anne-baba zorlamasıyla gidilen
kurslar ve etkinlikler çoğu zaman vakit ve nakit kaybından öteye geçmemekte. Kursların yoğunlukları da bir o kadar önemli. Belirli bir zaman zarfında
birden fazla alandaki hobi eğitimleri, gerekli verimin
33