TED Meşale Dergisi 35. Sayı | Page 54

doğayı olduğu gibi betimleyen ve figürlerin geometrik kompozisyonunu önceleyen bir eğitim alır .
1867 yılında , dönemin en önemli küresel sanat etkinliği kabul edilen Uluslararası Paris Sergisi kapsamında Osmanlı Pavyonunda Sultan Abdülaziz ’ in büyük boy karakalem portresini sergileyen Ahmet Ali , 1907 ’ de eserleriyle Paris Salonuna girmeyi başarır . Aynı yıl bursu uzatılarak üç aylığına Roma ’ ya gönderilir . İstanbul ’ a döndükten sonra Mekteb-i Tıbbiyeye resim öğretmeni olarak atanan sanatçı bu dönemde başka eğitim kurumlarında da dersler verir .
Şeker Ahmet Paşa resimleri ve hocalığının yanı sıra Türk sanat hayatına ülkemizin ilk resim sergilerini açarak da katkıda bulunur . 1873 yılında Sanayi Mektebinde , 1875 yılında ise Darülfünun ’ da açtığı sergilerde yerli ve yabancı ressamların eserlerini sergiler . Dolmabahçe Sarayında sanat danışmanlığı yaptığı yıllarda dönemin önemli tablolarının saray koleksiyonuna alınması için çalışmalar yürüten sanatçı , Osman Hamdi Bey ’ le birlikte Sanayi-i Nefise Mektebinin kuruluş aşamasında da yer alır .
Şeker Ahmet Paşa ’ nın resimlerinde toprak renkleri , yeşilin tonları , kırmızı lekeler , mavi gökyüzü ve doğal ortamında yansıtılan canlılar geniş yer tutar . Günümüzde İstanbul Resim ve Heykel Müzesinde sergilenen “ Ormanda Oduncu ” adlı tablosu , 20 . yüzyılın önemli sanat eleştirmenlerinden John Berger ’ in ilgisini çekmiş , Berger minyatür estetiğinden perspektif resmine ilk adımları atan sanatçının çalışması için önemli tespitlerde bulunmuştur :
“ Eğer uzakta , ormanın bitimiyle açıklığın öbür ucundaki kayın ağacı , resimdeki her şeyden daha yakınsa , o zaman ormana öteki ucundan bakıyorsunuzdur , bu açıdan bakılınca da en uzakta olan figürler oduncu ile katırıdır . Oysa biz oduncuyu aynı zamanda ormanın içinde , ağaçların yanında cüce kalmış , yüklediği odunu açıklıktan geçerek götürmeye hazır bir durumda da görüyoruz . Bu ikili görünümün neden bu kadar kesin bir inandırıcılığı var acaba ? Varoluşsal bir kesinlik bu bence . Nedeni de ormanın yaşantısına uygunluğu . Ormanın çekiciliği ve ürkütücülüğü , Yunus peygamberin , kendini balığın karnında hissettiği gibi . İnsanın kendini ormanın içinde görmesinden ileri geliyor . Orman , sınırları olmakla birlikte , insanı dört bir yanından kuşatmış durumda . İşte
52