TED Meşale Dergisi 35. Sayı | Page 50

olanları kendisinin yönlendirdiğini sanan bir kral … İkinci gezegende ise yalnızca övgülere açık bir çift kulağa sahip , tek kişilik bir dünyada “ herkes ” in kendisine hayran olduğunu sanan bir adamla tanışır . Üçüncü gezegende karşılaştığı kişi utandığını unutmak için içki içen , içtiği için utanan bir kısır döngü timsalidir . Dördüncü gezegenin sakini , yıldızları satın almak için deli gibi , aralıksız çalışan ama o yıldızlarla hiçbir şey yapmayıp , sadece sahiplik duygusuyla övünen bir iş adamıdır . Kendi çevresinde dönüş hızı gitgide artan , bu yüzden gece-gündüz arasındaki zaman farkının azaldığı bir gezegenin fener yakıcısıyla tanışır beşinci durağında . Önceden makul aralıklarla yakılması gereken fener , artık dakikada bir yakılmak zorundadır . Ama fener yakıcısı bu durumu sorgulama gereği duymadan otomatikleşmiş biçimde işini yapmayı sürdürür . Küçük Prens ’ in Dünyamızdan önceki son uğrağında karşılaştığı coğrafyacı ise çalışma alanını masasıyla sınırlamış bir coğrafyacıdır .
Evcilleştirme
Bütün bu gezegenleri gezdikten sonra yedinci gezegen olarak Dünya ’ ya gelir Küçük Prens . Dünya , onun gördüğü gezegenler içinde en büyüğüdür . Kendi gezegeninde görmeye alışık olduğu nesnelerin daha büyükleri ve daha fazlası vardır burada . Bu hayret verici durum Küçük Prens ’ e bir karşılaştırma olanağı sunar . Çokluk içinden seçilecek bir tek nesnenin “ özel ” olduğunun farkına varır . Sevginin , bağlılığın doyurucu bir tanımını yapar böylece .
Küçük Prens , insanlar için yalnızca “… Tüfekleri vardır . Avlanırlar . Hayvanlar için çok sıkıcı bir şey . Tavuk da yetiştirirler . Başka şeyle de ilgilenmezler .” diyerek körlerin fili tarif etmesi nüktesine gönderme yapan
Tilki ’ yle tanışır dünyada . Bu Tilki tekdüzelikten yakınmaktadır ve bunun çözümü olarak “ evcilleştirme ” yi görmektedir . Bu evcilleştirme , “ çokluk içinden bir taneyi ayırabilme ” nin ta kendisidir . Susuzluğu gideren ve insanın bir haftada su içmek için harcadığı zaman olan elli üç dakikayı insana bahşeden bir hap satan satıcı Küçük Prens ’ in dikkatinden kaçmaz . “ Benim ” der Küçük Prens , “ Harcanacak elli üç dakikam olsaydı , yavaş yavaş bir çeşmeye doğru yürürdüm …”
Hesaplayan büyüklere karşı bir şövalye tavrıyla duruyor Küçük Prens , güzelliklerin hesap kitap dinlemeyeceğini biliyor . Ve umut denen duygunun çölleri yeşertebileceğine inanıyor : “ Çölü güzelleştiren şey burada bir yerde bir kuyunun saklı oluşudur .” sözü ona ait .
Küçük Prens gezegenine dönerken dünyamıza birkaç gömlek büyük gelen gözlüklerini bırakıyor bize . Bu gözlüklerle dünyaya bakmak tekilliğimizdeki çoğulluğu , çoğulluklar içindeki tekillikleri görebilmeyi öğretiyor .
Müzelerden biri Türkiye ’ de
Küçük Prens , yalnızca çevrildiği yüzlerce dil ve lehçeyle değil , koleksiyonlar , sergiler , müzeler , tasarım ürünleri gibi kavramlarla da öne çıkıyor . İnternetin yaygınlaşmasıyla dünyanın her köşesinden Küçük Prens koleksiyoncuları bir araya geliyor , kitap takası yapıyor . Çeşitli yerlerde farklı dillerden baskılar , kitaptaki görsellerden üretilmiş figürler gibi nesnelerin izleyiciye sunulduğu sergiler düzenleniyor . Bunların yanı sıra Japonya ’ nın Hakone kentinde bir Küçük Prens müzesi ve Güney Kore ’ nin Gyeonggi-do kentinde Küçük Prens temalı bir köy bulunuyor . Ayrıca kitabın yazarı Antoine Saint-Exupery ’ nin adı , doğup büyüdüğü Lyon ’ daki havaalanına verildi .
Dünyadaki ikinci Küçük Prens müzesi ise 2020 yılında Eskişehir ’ de açıldı . Küçük Prens
48