TED Meşale Dergisi 35. Sayı | Page 38

Misak-ı İktisadi ( Ekonomi Andı )
4 Mart 1923 ’ e kadar meslek temsilcilerinin görüşlerini özgürce dile getirdiği demokratik bir ortamda çalışmalarını sürdüren kongrenin sonunda 12 maddelik bir bildiri kabul edilir . Metne , bağımsızlık mücadelemizin ilkelerinin sıralandığı Misak-ı Millî ’ ye göndermeyle Misak-ı İktisadi ( Ekonomi Andı ) adı verilir . Andın günümüzde de önemini koruyan maddelerinden bazıları şöyledir :
• Türkiye millî sınırları içinde lekesiz bir bağımsızlık ile dünyanın barış ve ilerleme unsurlarından biridir .
• Türk halkı tahribat yapmaz , imar eder . Bütün çalışmaları ekonomik açıdan memleketi yükseltmek amacına yöneliktir .
• Türkiye halkı , tükettiği malı mümkün olduğunca kendisi üretir . Çok çalışır ; zamanda , servette ve ithalatta israftan kaçar . Ulusal üretimi sağlamak için gerektiğinde geceli gündüzlü çalışmak kararlılığını gösterir .
1929 küresel ekonomik krizi ve sonrası
İzmir İktisat Kongresi ’ nde benimsenen ilkelerin uygulanması veya yaşamın olağan akışıyla örtüşmesi ekonomistleri ilgilendiren teknik bir konudur . Ancak kongre , genç Türkiye ve onun kurucusunun geçmişten çıkarılan dersler ile geleceğe dönük öngörülerini ortaya koyması bakımından tarihsel öneme sahiptir . 1929 yılında Amerikan borsasının çökmesiyle patlak verip 1930 ’ lar boyunca özellikle sanayileşmemiş ülkeleri açlıkla burun buruna getiren Büyük Buhran ’ a kadar Türkiye Cumhuriyeti ’ nin ekonomi yönetimi İzmir İktisat Kongresi ’ nde çerçevesi çizilen ilkelere göre şekillenmiştir . İlk Türk özel bankasının kurulmasından çiftçilerin vergi yükünün hafifletilmesine , Kabotaj Kanunuyla deniz ticaretinde yabancılara tanınan ayrıcalıkların sonlandırılmasından demiryolu yapımına ekonomik kalkınma yolunda atılan adımların arkasında kongre kararları yer alır . Ayrıca 1924- 1938 yılları arasında savunma sanayisinden tarım endüstrisine , tekstilden otomotive çeşitli sektörlere hizmet veren kırkın üzerinde fabrikanın kurulması da Atatürk ’ ün ekonomik vizyonunun göstergeleri arasındadır .
• Türk halkı , servet itibarıyla bir altın hazinesi üzerinde oturduğunun bilinci içindedir . Ormanlarını çocukları gibi sever , bunun için ağaç bayramları yapar ; yeniden orman yetiştirir .
• Türk , dinine , toprağına , yaşamına , devletine düşman olmayan milletlere daima dosttur ; yabancı sermayesine karşı değildir . Ancak kendi yurdunda kendi diline ve kanununa uymayan kuruluşlarla münasebette bulunmaz . Türk , bilim ve sanat yeniliklerini nereden olursa olsun doğrudan doğruya alır ve her türlü ilişkide fazla aracı istemez .
36