TED Meşale Dergisi 35. Sayı | Page 27

Rapor , ülkelerin öğrencilerine nitelikli eğitim sağlamada hangi noktada olduklarının değerlendirilmesine yardımcı olan temel göstergeleri olarak eğitim süreçlerinin çıktıları , eğitime erişim , eğitime ayrılan finansal kaynak ile öğretmenler , öğrenme ortamları ve okullar kapsamında dört temel başlık altında sunulmuştur . COVID-19 krizinde ekonomik ve sosyal olarak görece daha az olumsuz etkilenen grubun yükseköğretim mezunları olmasının verilerle ortaya konmasıyla birlikte bu yılki raporun odağını “ yükseköğretim ” oluşturmuştur .
TEDMEM , Bir Bakışta Eğitim 2022 raporunda yer alan 100 ’ den fazla veri tablosunu ve grafiği inceleyerek , uluslararası karşılaştırmalarda anlamlı olabilecek ve eğitim sistemimizin ihtiyaçları bağlamında yol gösterebilecek Türkiye verilerini süzerek yaptığı değerlendirmelerini Meşale okurları için derledi .
Raporda temel göstergeler kapsamında Türkiye özelinde öne çıkan değerlendirmeler şu şekilde :
A . Eğitim Süreçlerinin Çıktıları
Rapor kapsamında eğitim sürecinin çıktılarını değerlendirmek amacıyla yetişkinlerin eğitim düzeyleri , eğitimden iş yaşamına geçiş verileri , eğitim düzeyinin istihdam durumuna etkisi ile bireylerin eğitim düzeyleri ve elde edilen gelir arasındaki ilişkiye dair veriler incelenmektedir . Bu doğrultuda bu gösterge kapsamında Türkiye için öne çıkan önemli verilerden biri , Türkiye ’ de 25-34 yaş aralığındaki yükseköğretim mezunu genç yetişkin oranının 2000 yılına kıyasla dört katına çıkmasıdır . Öte yandan % 40 olan bu oranla Türkiye , hâlâ OECD ortalamasının gerisindedir .
Raporda dikkat çeken bir diğer veri ise 18-24 yaş aralığında eğitimde olmayan ve istihdama geçiş yapamayan gençleri tanımlayan “ ne eğitimde ne istihdamda ” olan genç nüfusa ilişkindir . Rapora göre ,
Türkiye , 18-24 yaş aralığında ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin oranının (% 32,2 ) en yüksek olduğu OECD ülkesidir . Bunun da ötesinde rapor , 25-29 yaş aralığındaki yükseköğretim mezunu genç yetişkinler içinde ne eğitimde ne istihdamda olanların oranı OECD ortalamasında % 12,1 iken Türkiye ’ de % 27,4 ’ tür . Bununla birlikte 25-29 yaş aralığındaki genç yetişkinlerin ne eğitimde ne istihdamda olma oranları , eğitim düzeyi arttıkça azalmaktadır .
Raporda , eğitim düzeyinin istihdam durumuna etkisine ilişkin veriler de oldukça dikkat çekici . OECD verilerine göre , Türkiye hem yükseköğretim mezunlarının hem de ortaöğretim mezunlarının istihdam oranlarının en düşük olduğu OECD ülkesidir . Yükseköğretim mezunu olmak , OECD ülkelerinin hemen hemen hepsinde istihdam avantajını artırmaktadır . Hatta eğitim düzeyi arttıkça istihdam avantajının artması ve işsizliğin düşmesi yönünde genel bir eğilim olduğunu söylemek mümkün . Ancak ne yazık ki Türkiye ’ de eğitim düzeylerinin her birinde istihdam oranları , OECD ortalamalarının altında kalmaktadır .
Türkiye ’ de yükseköğretim mezunu işsizlerin yaklaşık yarısı 12 aydan uzun süredir işsizdir .
Eğitim düzeyi-istihdam arasındaki ilişkiye dair ilgi çeken bir diğer veri ise işsizlik süreleriyle ilgilidir . OECD ortalamasına göre yükseköğretim mezunu olmak , uzun süreli işsizlik riskinin de azalmasını sağlarken Türkiye ’ de bu durum tam tersinedir . Türkiye ’ de işsiz nüfus içinde 12 aydan uzun süredir işsiz olanların oranı OECD ortalamalarının tam tersine eğitim düzeyi yükseldikçe artmaktadır . Yükseköğretim mezunu işsizlerin yaklaşık yarısı 12 aydan uzun süredir işsizdir . Türkiye ’ ye ilişkin veriler gözden geçirildiğinde ; 25-64 yaş aralığında ; yükseköğretim mezunu olup işsiz olanların içinde 12 aydan uzun süredir işsiz olanların oranının % 46 , ortaöğretim mezunu olup işsiz olanların içinde 12 aydan süredir işsiz olanların oranının % 36 ve ortaöğretim mezunu
25